İnternet Haftası Bilişim STK’ları Bildirisi

 

İnernet Haftası 23 Nisan 2017
İnernet Haftası 23 Nisan 2017

Biz Bilişim STK’ları İnternet kültürünü yaymak, İnternetin Türkiye için önemini anlatmak, ülkemiz İnternet politikalarını tartışmak, yeni projeler başlatmak için İnternet Haftalarını yapıyoruz. Bu yılda, Türkiye İnternetinin 24 yaşı nedeniyle, 10- 23 Nisan tarihlerinde 20. İnternet Haftasını kutluyoruz.

Bizler, İnterneti, insanlığın yeni toplum biçimi olduğunu düşündüğümüz, Bilgi Toplumunu oluşturan araç ve kavramların temsilcisi olarak görüyoruz. Sanayi devrimi insanın kol gücünü çokladı, onun etkin kullanımını mümkün kıldı. İnternetin temsil ettiği devrim ise, insanın beyin gücünü çokluyor, onun ürünlerinin paylaşılmasını, yeniden üretilmesini kolaylaştırıyor. Yaşam gittikçe artan bir şekilde bilgi ve enformasyon üzerine dönüyor. Artı değer yaratmanın ana unsuru, bilgi, ar-ge, inovasyon, yani eğitimli insanların beyinsel ürünleri oluyor. İnternet bireyi özgürleştiriyor, güçlendiriyor. Kitlelere örgütlenme ortamları sunuyor, onları güçlendiriyor. İnternet dünya üzerinde milyarlarca insanın katıldığı bir paylaşım, öğrenme, üretim ve eğlence ortamıdır. Biz, toplum olarak sosyal medya da kavga ederken pek fark etmiyoruz, ama İnternet, sektörleri yeniden yapılandıran, meslekleri değiştiren, kamu yönetimi, demokrasi, hizmet ve ticareti yeniden tanımlayan devrimsel bir gelişmedir. Birbirlerini hiç görmeyen insanlar, insanlığın ortak mülkiyeti için ürünler geliştirmekte; özgür yazılım, açık erişim, açık ders malzemeleri, açık bilim, açık tıp, açık biyoloji gibi projeleri hayata geçirmektedirler. Bu bağlamda İnternet, Sanayi devriminden daha önemli bir gelişmedir. AB’nin bir önceki Sayısal Gündem sorumlusu, toplumu yeniden yapılandırmak açısından, İnternetin elektrik, telgraf ve matbaadan daha önemli olduğunu söylemiştir. Büyük Veri, Nesnelerin İnterneti, 3 Boyutlu Yazıcılar, Yapay Zeka, 5G gibi yeni teknolojiler, 4. Sanayi Devrimi yada Sanayinin İnterneti konuları gündeme taşımaktadır. Bu teknolojilerin birbirini beslemekte ve ekonomiyi etkilemektedir.

Dünyada 3.6 milyara yakın insan İnternet kullanıcısı, 1.86 milyarı Facebook kullanıyor. Ülkemizde 16-74 yaş grubunde kullanım %61, Erkekler %70, Kadınlar %51, Kent ve Kırsal arasında kadın erken a rasında fark var. Bir başka deyişle halkımızım %40 interneti kullanmıyor. TUİK 2013 verilerine göre Kent’te %61 Erkek -%42 Kadın ve Kırsalda bu %33 Erkek ve %14 Kadın internet kullanıyor. Kabaca değerlendirirsek; dünya ortalamasını yakaladık ama Avrupa ortalamasını yakalayamadık.
Ülkeler, İnterneti ekonomiyi geliştirme, kamu hizmetlerini iyileştirme, toplumsal katılımı artırmak, demokrasiyi geliştirmek için kullanmak çabasında. Dünya bireyin gelişmesi, toplumun üretken bir parçası olması için İnternetin önemli olduğuna karar vermiş ve bilgiye ve İnternete erişimi temel bir yurttaşlık hizmeti olarak ilan etmiştir. Bu temel hak, anayasalara ve hükümet programlarına girmeye başlamıştır.

Önemli gelişmelere rağmen, maalesef, ülkemiz bir bütün olarak, İnterneti ekonomik kalkınmanın, bireysel gelişmenin, toplumsal katılımın motoru olarak görememiş, marjinal problemlere odaklanarak, İnterneti olanak değil, baş edilecek bir sorun olarak görmüştür. Siyasi kadrolar, gündelik siyasi hesaplarını bir kenara koymalı ve yurttaşların temel hak ve özgürlüklerine saygı göstermelidir.

Uluslarası indekslere durum, parçalı bulutlu; çoğunlukla bulutlu. Genellikle, 190 ülke arasında 60’ın üstündeyiz. İnsani gelişme 71/188, demokrasi 97/179, basın ve ifade özgürlüğü, (rsf 151/179; FH 156, özgür değil, ve internet: özgür değil 50/65) ve toplumsal cinsiyet indekslerinde çok kötüyüz;, 130/144 (Ekonomi: 129, Eğitim:109, Sağlık:1-38, siyaset: 113), . WWW vakfının sıralamasında 38/86 durumdayız: bu özgürlük, içerik ve yarar alt indekslerinde de aynı civarda. Rekabet indeksinde 55/138, Inovasyon indeksinde 42/128, Network Readiness (GITR) 48/138 (Çevresel: 49, hazırlık:40, kullanım:59, Etki: 58). Dünya Telekom Birliği (ITU) Bilişim Gelişme indeksinde 70/175, Avrupada 40 ülke arasında 38., kullanımda 76, erişimde 81, beceride 39. sıradayız. İnternet.org ve Ekonomist (EIU) araştırmasında 31/75 deyiz; erişim ve fiyatta 33/75, işe yarar içerikte 19/75 , yetkinlik (etkin kullanım) da ise 48/75 üzerindeyiz. Dünya geniş bant indeksinde 70/173 sıradayız.
Türkiye İnterneti gelişiyor. Mobilde ilginç uygulamalar var, en yeni cihazları alıyoruz. Finans sektörümüz İnternet işinde oldukça başarılı. Kamuda Maliye, Sağlık, Adalet sisteminde önemli projeler var. E-devlet hizmetleri sunumunda Avrupa ortalamasının üstündeyiz. Ülkemizde çeşitli ar-ge teşvikleri var, teknokentler çoğalıyor. İnternet ve Bilişimle ilgili bir kaç bakanımız var. Bütün bunlara rağmen:
Türkiye Gemisi Rotasını Bilgi Toplumuna Döndüremedi
Ülkemizde önemli gelişmelerde olsa, bütünsel bir bakış açısıyla koordineli bir çaba eksik. Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı ile e-devlet eylem planımız var, ama pek bir kimsenin haberi yok. Yönetişim yapısı yok. Bilişim STK’ları olarak önerimiz:
Ülkemiz Bilişim ve İnterneti stratejik sektör ilan etmelidir. Bunun için en başta Bakan düzeyinde bir siyasal sahiplenme olmalıdır. Tüm paydaşları kapsayan, katılımcı saydam yapılar kurulmalı, kamuoyunca açık ortamlarda yeterince tartışılan, gözden geçirilen eylem planları yapılmalı ve hayata geçirilmelidir. Yurttaş ve sivil toplum bu gelişmelerin odağında olmalı, gelişmeler saydam ve katılımcı bir şekilde hayata geçmelidir.
Telekom ve Bilişim sektöründe adil rekabet koşulları yok. Devlet ve tarafsız olması gereken kurumlar tekeli koruyorlar. Fiber altyapısında ülke olarak geri kaldık. Ağ tarafsızlığını sağlamak üzere hem ekonomik, hem siyasi önlemlerin alınması, bu önlemlerin bilginin serbest akışını güvence altına alacak politikalarla desteklenmesi gerekmektedir.

3G ve 4G gecikmeli olarak hayata geçmiştir. 4G için fiber altyapısı yeterli değildir. Fiber altyapısı konusunda ülke olarak oldukça geri kalmış durumdayız. Türkiye’de sabit ve mobil genisbant değerleri OECD ortalamasının yarısında. 189 ülkede arasında sabit de 73 sırada, mobil’de 75. sıradayız. 3G ve 4G ihaleleriinde göstermelik yerli araştırma şartı arandı, ama ülkede geliştirilen 4G için baz istasyonları, Ulak projesi, kenara konuldu. Fiber altyapısının gelişmesi önündeki engeller kaldırılmalıdır.

Ülkemiz İnternetin devrimsel bir gelişme olduğunu algılayamamış marjinal problemlerine odaklanarak, adeta İnternete savaş açmıştır. Ülkemiz, kalkınmanın, ar-ge ve inovasyonun ifade ve basın özgürlüğünün tam olduğu, farklı ve aykırı fikirlerin yeşerebildiği hoşgörü ortamlarında var olduğunu algılayarak, özgürlükçü bir çizgiye gelmelidir. Ülkemiz yasaklama refleksinden kurtulmalıdır. Github, dropbox gibi weblerin yasaklaması sadece ülkemizin tanıtımına, turizmine ve ülkede şirketlere ve bireylere zarar vermektedir. Booking.com, ve trivago gibi weblerin yasaklanması öncelikle kendi istekleri ile üye olan şirketlere zarar verir. Aksine bu tür portalların değişik sektörler için geliştirilmesi için Türk firmaları teşvik edilmelidir.mYasaklanan web sayısı 3yıl önce 30 bin, 2 yıl önce70 bin iken geçen yıl 110 bine çıkmıştır. Bu yıl engelliweb de yasaklı. Bu daha çok Türkiye’ye zarar vermektedir. 5651 ve ona bağlı yasal düzenlemeler iptal edilmeli ve STK’ların katılımıyla yeniden yapılmalıdır.

Yukarıda da belirtildiği gibi ülkemizde Kır-Kent ve kadın-erkek arasında İnternet kullanımında ciddi uçurumlar var ve nüfusun yaklaşık %40’ı ı İnternetin dışında. Sadece TÜİK rakamları değil, uluslararası gelişmişlik indekslerinde de Türkiye maalesef sonlarda yer almaktadır. Türkiye’nin bu indekslerin altlarında yer alması sosyal eşitsizliklere, hatta uçurumlara işaret ediyor. Sayısal uçurum da bunların arasında en önemli başlıklardan birisidir. Sayısal uçurumu ortadan kaldıracak, tüm yurttaşları yeni medya okuryazarı yapacak çabalar, kamu, özel sektör ve STK işbirliği ile yapılmalıdır. Ulaştırma Bakanlığı öncülüğünde başlatılan sayısal uçurumu kapatmaya yönelik Kars’ta başlatılan projeyi sevinçle karşılıyoruz. Evrensel hizmet fonu bu amaçla kullanılmalı, cihaz alımı, eğitim, ve varlığı unutulan KİEM (Kamu İnternet Erişim Merkezleri) kullanılmalı, çaba diğer paydaşları kapsamlıdır. Sayısal uçurumu kapatma çabası yurttaşları bilgi okuryazarı yapmalı; onları yeni medya etiği, mahremiyet ve güvenlik konularında yeterli ve kendilerini geliştirebilen bir konuma gelmelidir.

Bilişim teknolojilerin eğitimi ülkenin kalkınması, dünya ile rekabet edebilmesi içinde önemlidir. Bu kapsamda özgür yazılımların önemine işaret etmek isteriz. Özgür yazılımlar tasarruf, güvenlik, istihdam ve rekabet açılarından önemlidir. Bilişimci yetiştirme ve yazılım geliştirme açılarından özgür yazılımlar çok önemlidir. İnsanlığın ortak mülkiyetinde olan 1.4 milyon olan özgür yazılım, Türkiye’de üretilen yazılımlar kadar “yerli ve milli”dir. Pardus ve Fatih projelerinin özgür yazılım temelinde yaygınlaştırılmasını öneririz.

Temel öğrenim kurumlarındaki “Medya Okuryazarlığı” ve “Bilgisayar” dersleri müfredatının dijital okuryazarlığı geliştirecek şekilde gözden geçirilmesi gereklidir. Bu yönde pilot çalışmayı destekliyoruz. Bütün dünya anaokulundan itibaren herkese programlama/yazılım kavramlarını öğretmeye çalışıyor. Webin kurucusu Tim Berners-Lee politikacılara programlama öğretelim diyor. Programlama düşünme ve planlama yetisini geliştiriyor. Dünya gittikçe daha fazla bir şekilde yazılımın etrafında dönüyor. Ülkemizde, okullarda bu yönde ders konması konusunda çaba harcamaya başladı. Umarız, yakında bu konuda pilot çalışmalar başlar.

Herkese açık, özgür, güvenli, bütünsel İnternet tüm insanlığın yararınadır.

İnternet Yaşamdır!

Saygılarımızla kamuoyuna duyururuz.

23 Nisan 2017

İnternet, Kalkınma ve Demokrasi için Yaşamsal Önemdedir

 

19. İnternet Haftası Bilişim STK’ları Bildirisi

Biz Bilişim STK’ları İnternet kültürünü yaymak, İnternetin Türkiye için önemini anlatmak, ülkemiz İnternet politikalarını tartışmak, yeni projeler başlatmak için İnternet Haftalarını yapıyoruz. Bu yılda, Türkiye İnternetinin 23 yaşı nedeniyle, 11- 24 Nisan tarihlerinde 19. İnternet Haftasını kutluyoruz.

Bizler, İnterneti, insanlığın yeni toplum biçimi olduğunu düşündüğümüz, Bilgi Toplumunu oluşturan araç ve kavramların temsilcisi olarak görüyoruz. Sanayi devrimi insanın kol gücünü çokladı, onun etkin kullanımını mümkün kıldı. İnternetin temsil ettiği devrim ise, insanın beyin gücünü çokluyor, onun ürünlerinin paylaşılmasını, yeniden üretilmesini kolaylaştırıyor. Yaşam gittikçe artan bir şekilde bilgi ve enformasyon üzerine dönüyor. Artı değer yaratmanın ana unsuru, bilgi, ar-ge, inovasyon, yani eğitimli insanların beyinsel ürünleri oluyor. İnternet bireyi özgürleştiriyor, güçlendiriyor. Kitlelere örgütlenme ortamları sunuyor, onları güçlendiriyor. İnternet dünya üzerinde milyarlarca insanın katıldığı bir paylaşım, öğrenme, üretim ve eğlence ortamıdır. Biz, toplum olarak sosyal medya da kavga ederken pek fark etmiyoruz, ama İnternet, sektörleri yeniden yapılandıran, meslekleri değiştiren, kamu yönetimi, demokrasi, hizmet ve ticareti yeniden tanımlayan devrimsel bir gelişmedir. Birbirlerini hiç görmeyen insanlar, insanlığın ortak mülkiyeti için ürünler geliştirmekte; özgür yazılım, açık erişim, açık ders malzemeleri, açık bilim, açık tıp, açık biyoloji gibi projeleri hayata geçirmektedirler. Bu bağlamda İnternet, Sanayi devriminden daha önemli bir gelişmedir. AB’nin bir önceki Sayısal Gündem sorumlusu, toplumu yeniden yapılandırmak açısından, İnternetin elektrik, telgraf ve matbaadan daha önemli olduğunu söylemiştir. Bu gün, 4. Sanayi Devrimi, İnternetin tetiklediği bir gelişmedir.

Dünyada 3.4 milyara yakın insan İnternet kullanıcısı, bunun yaklaşık yarısı Facebook kullanıyor. Türkiye’de 16-74 yaş grubunda İnternet kullanımı %56, Erkekler %66, Kadınlar %46, Kent ve Kırsal arasında kadın erkek arasında ciddi bir fark var. 2013 verilerine göre Kent’te %61 Erkek -%42 Kadın ve Kırsalda bu %33 ve %14. Kabaca değerlendirirsek; dünya ortalamasını yakaladık ama Avrupa ortalamasını yakalayamadık.
Ülkeler, İnterneti ekonomiyi geliştirme, kamu hizmetlerini iyileştirme, toplumsal katılımı artırmak, demokrasiyi geliştirmek için kullanmak çabasında. Dünya bireyin gelişmesi, toplumun üretken bir parçası olması için İnternetin önemli olduğuna karar vermiş ve bilgiye ve İnternete erişimi temel bir yurttaşlık hizmeti olarak ilan etmiştir. Bu temel hak, anayasalara ve hükümet programlarına girmeye başlamıştır.

Önemli gelişmelere rağmen, maalesef, ülkemiz bir bütün olarak, İnterneti ekonomik kalkınmanın, bireysel gelişmenin, toplumsal katılımın motoru olarak görememiş, marjinal problemlere odaklanarak, İnterneti olanak değil, baş edilecek bir sorun olarak görmüştür. Siyasi kadrolar, gündelik siyasi hesaplarını bir kenara koymalı ve yurttaşların temel hak ve özgürlüklerine saygı göstermelidir.

Uluslararası indekslerde olmayı hedeflediğimiz yerde değiliz. Genellikle, 190 ülke arasında 60’ın üstündeyiz. İnsani gelişme indeksinde 192 ülke arasında 72. sıradayız: 72/192, demokrasi indeksinde 97/167 hibrid kategorisinde. Web vakfının sıralamasında 38/86 durumdayız. Toplumsal cinsiyet indeksinde 130/145. ITU’nün IDI (Bilişim Gelişmişlik) indeksinde 167 ülke arasında 69. sıradayız. IDI’de Avrupa da 40 ülke arasında 38. sıradayız. Sadece Bosna ve Arnavutluk’tan daha iyiyiz. Tüm Bilişim için sepet fiyatının sıralamasında ise 63/170 konumundayız. Sınır tanımayan gazetecilerin basın özgürlüğü indeksinde de 149/180’deyiz. Freedom House özgürlük indeksinde 100 üzerinden 53 ile kısmi özgür durumunda, alt indekslerde siyasal özgürlük 3/7, sivil özgürlüklerde 4/7, ortalama 3.5/7. Freedom House İnternet indeksinde de 100 üzerinden 60 ile kısmi özgür konumundayız.
Türkiye İnterneti gelişiyor. Mobilde ilginç uygulamalar var, en yeni cihazları alıyoruz. Finans sektörümüz İnternet işinde oldukça başarılı. Kamuda Maliye, Sağlık, Adalet sisteminde önemli projeler var. E-devlet hizmetleri sunumunda Avrupa ortalamasının üstündeyiz. Ülkemizde çeşitli ar-ge teşvikleri var, teknokentler çoğalıyor. İnternet ve Bilişimle ilgili bir kaç bakanımız var. Bütün bunlara rağmen:
Türkiye Gemisi Rotasını Bilgi Toplumuna Döndüremedi
Ülkemizde önemli gelişmelerde olsa, bütünsel bir bakış açısıyla koordineli bir çaba eksik. Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı ile e-devlet eylem planımız var, ama pek bir kimsenin haberi yok. Yönetişim yapısı yok. Bilişim STK’ları olarak önerimiz:
Ülkemiz Bilişim ve İnterneti stratejik sektör ilan etmelidir. Bunun için en başta Bakan düzeyinde bir siyasal sahiplenme olmalıdır. Tüm paydaşları kapsayan, katılımcı saydam yapılar kurulmalı, kamuoyunca açık ortamlarda yeterince tartışılan, gözden geçirilen eylem planları yapılmalı ve hayata geçirilmelidir. Yurttaş ve sivil toplum bu gelişmelerin odağında olmalı, gelişmeler saydam ve katılımcı bir şekilde hayata geçmelidir.
Telekom ve Bilişim sektöründe adil rekabet koşulları yok. Devlet ve tarafsız olması gereken kurumlar tekeli koruyorlar. Fiber altyapısında ülke olarak geri kaldık. Ağ tarafsızlığını sağlamak üzere hem ekonomik, hem siyasi önlemlerin alınması, bu önlemlerin bilginin serbest akışını güvence altına alacak politikalarla desteklenmesi gerekmektedir.
50 milyona yakın yetişkin insanın önemli kişisel verilerin ele geçmiş olması ve bunun webden indirilebilir olması çok ciddi bir sorundur. İlgili tüm kurumların konu üzerinde ciddi olarak durması, olası riskleri, yarar ve zararları, alternatif çözüm yollarını bulmaya çalışması gerekir. Konuyu bir polemik konusu yapmadan, suçlu aramanın ötesine geçip, ne yapılması gerektiğini bilimsel olarak araştırılması gerekir. İlgili bütün paydaşları, STK’ları, Üniversiteleri, Özel sektörü ve kamuyu kapsayan bilimsel çalışma grupları oluşturup, konuyu enine boyuna incelenmelidir. TC Kimlik numaralarını yeniden tanımlamayı ciddi olarak düşünmeliyiz. Ortada olan risk küçümsenemez bir risktir. Yeni Nüfus cüzdanları dağıtılmaya başlandı. AB uyumu için yeni pasaportlar söz konusu. TC kimlik no’sunu yenilersek, bunu şimdi yapmanın büyük avantajı vardır. “Bize bir şey olmaz” klişesinin ötesini düşünmek gerekir. İnternet ve bilişim hiç birimizin aklına bile gelmeyen pek çok şeyi hayatımıza getirdi. Bu nedenle, bu konuyu partiler üstü bir anlayışla, ortak akıl oluşturarak çözüm aramalıyız.

TC Kimlik numarasının tüm kamu veri tabanlarında ana giriş noktası ciddi bir risk oluşturmaktadır. Kişisel verilerde yurttaşı devlete karşı korumak önemli bir boyuttur. Yeni çıkan yasa bu açıdan ciddi sorunlar içermektedir. Katılımcı şekilde gözden geçmesi gerekir.

3G ve 4G gecikmeli olarak hayata geçmiştir. 4G için fiber altyapısı yeterli değildir. Fiber altyapısı konusunda ülke olarak oldukça geri kalmış durumdayız. Türkiye’de sabit ve mobil genisbant değerleri OECD ortalamasının yarısında. 189 ülkede arasında sabit de 73 sırada, mobil’de 75. sıradayız. 3G ve 4G göstermelik yerli araştırma şartı arandı, ama ülkede geliştirilen 4G için baz istasyonları, Ulak projesi, kenara konuldu. Fiber altyapısının gelişmesi önündeki engeller kaldırılmalıdır.

Ülkemiz İnternetin devrimsel bir gelişme olduğunu algılayamamış, İnternetin kalkınma, demokrasi, yönetim boyutlarından çok, marjinal problemlerine odaklanarak, adeta İnternete savaş açmıştır. Ülkemiz, kalkınmanın, ar-ge ve inovasyonun ifade ve basın özgürlüğünün tam olduğu, farklı ve aykırı fikirlerin yeşerebildiği hoşgörü ortamlarında var olduğunu algılayarak, özgürlükçü bir çizgiye gelmelidir.

Yasaklanan web sayısı 2 yıl önce 30 bin, geçen yıl 70 bin iken şu anda ise 110 bine çıkmıştır. Bu daha çok Türkiye’ye zarar vermektedir. 5651 ve ona bağlı yasal düzenlemeler iptal edilmeli ve STK’ların katılımıyla yeniden yapılmalıdır.

Yukarıda da belirtildiği gibi ülkemizde Kır-Kent ve kadın-erkek arasında İnternet kullanımında ciddi uçurumlar var ve nüfusun yaklaşık yarısı İnternetin dışında. Sadece TÜİK rakamları değil, uluslararası gelişmişlik indekslerinde de Türkiye maalesef sonlarda yer almaktadır. 17. büyük ekonomi olma iddiasında olan Türkiye’nin bu indekslerin altlarında yer alması sosyal eşitsizliklere, hatta uçurumlara işaret ediyor. Sayısal uçurum da bunların arasında en önemli başlıklardan birisidir. Sayısal uçurumu ortadan kaldıracak, tüm yurttaşları yeni medya okuryazarı yapacak çabalar, kamu, özel sektör ve STK işbirliği ile yapılmalıdır.

Bilişim teknolojilerin eğitimi ülkenin kalkınması, dünya ile rekabet edebilmesi içinde önemlidir. Bu kapsamda özgür yazılımların önemine işaret etmek isteriz. Özgür yazılımlar tasarruf, güvenlik, istihdam ve rekabet açılardan önemlidir. Pardus ve Fatih projelerin özgür yazılım temelinde yaygınlaştırılmasını öneririz.

Sosyal ağların ve yeni medyanın gündelik yaşamın doğal ve rutin bir parçası haline gelmesi sonucunda, artık yeni medya okuryazarlığı yurttaşın temel bir gereksinimi haline gelmiştir. Yurttaşlar, enformasyonu kullanabilme ve nitelikli enformasyon kaynaklarına ulaşabilme, yeni medya ortamlarında etik ihlallerde bulunmama ve etik ilkelere uygun davranabilme bilgi ve beceresini Yeni Medya Okuryazarlığı ile kazanabilir. Yeni Medya Okuryazarlığı sayesinde, İnternet’teki risklerin farkındadır, olanakları da bilinçli ve etkin şekilde kullanır.

Temel öğrenim kurumlarındaki “Medya Okuryazarlığı” ve “Bilgisayar” dersleri müfredatının dijital okuryazarlığı geliştirecek şekilde gözden geçirilmesi gereklidir. Bütün dünya anaokulundan itibaren herkese programlama/yazılım kavramlarını öğretmeye çalışıyor. Webin kurucusu Tim Berners-Lee politikacılara programlama öğretelim diyor. Programlama düşünme ve planlama yetisini geliştiriyor. Dünya gittikçe daha fazla bir şekilde yazılımın etrafında dönüyor. Ülkemizde, okullarda bu yönde ders konması konusunda çaba harcamaya başladı. Umarız, yakında bu konuda pilot çalışmalar başlar.

Herkese açık, özgür, güvenli, bütünsel İnternet tüm insanlığın yararınadır.

İnternet Yaşamdır!

Saygılarımızla kamuoyuna duyururuz.

12 Nisan 2016

 

 

İnternet Demokrasi ve Kalkınma için Yaşamsaldır

1 Aralık 2015, 20. “Türkiye’de İnternet” Konferansı açılış konuşması

Sayın Hocalarım, Sayın Konuklar, Sayın katılımcılar, Sayın basın mensupları, netdaşlarım, 20. İnternet Konferansı açılış törenine hoş geldiniz, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Bu konferansın gerçekleşmesinde emeği geçen herkese, Konferans Yürütme Kurulu ve İnternet Teknolojileri Derneği adına teşekkür etmek istiyorum. Başta ev sahibimiz, İstanbul Üniversitesine sayın rektörümüzün sahsında teşekkür ederiz.

Bildiri veren, panele katılan, seminer veren, oturum yöneten aktif katılımcılara ve dinleyicilere, izleyicilere çok teşekkür ederim. Sponsor ve destekcilerimiz Argela, IBM, Bimeks, CardTek, Mediaclick, o Plavcı , İpanema Esprosso, BtHaber, Turk-internet.com, tech İnside , TETAM ve kardeş STK’lar isoc-tr yada İnternet Derneği, LKD ve Alternatif Bilişime teşekkür ederiz.Yerel organizasyonu yapan, Enformatik Bölümü mensuplarına ve Organizasyon şirketimiz Cresga’ya teşekkür ederiz..

Bu konferans fikri Türkiye İnternetinin emekleme günlerinde daha 2 Mbitlik omurga hayal edilirken, ortaya çıkan çalkantıyı azaltmak, paydaşları bir masa etrafında toplamak, ve ortak akıl oluşturmak amacıyla ortaya atılmıştı. İlk yıllar bürokrasinin merkezi Ankara, ile iş dünyasının merkezi İstanbul arasında gidip geldik, büyük ölçüde tüm paydaşları da buluşturduk. Bu gün bu 2 merkezin ilgisini pek çekemiyoruz. Çünkü Türkiye interneti çok büyüdü. E-devlet’de epey yol aldık. Başarılı bir çok internet şirketimiz var, genç girişimcilerimiz var.

Biz hala, bu konferansın, internetle ilgilenenlerin buluşma noktası, bilgi ve deneyimlerin paylaşıldığı, sorunların tartışıldığı bir platform, ortak aklın arandığı bir ortam olmasını arzuluyoruz. Bu konferansın, internet konusunda, topluma entelektüel liderlik etmesi arzumuzdan ve çabamızdan vazgeçmedik. Ana sorunların ülkenin gündemine taşınması, o sorunlar için alternatif çözüm arayışlarına ortam sağlama amacı hala geçerli. Bu nedenle, hem başarı ve başarıszlık örneklerine, yeni pojelerin tanıtılmasına, Türkiye internetin çeşitli kesim ve boyutlarının resmini çeken çalışmalara, bildiri, panel, çalıştay ve her kesime yönelik seminerlere genişçe yer vermeye çalışıyoruz.

İnterneti Nasıl Algılamalı ?

İnternet dünyada 3.4 milyar insanın yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir; ve yaşamımızı sürekli olarak değiştirmektedir. Bu konferansı düzenleyenler olarak, interneti, insanlığın yeni toplum biçimi olduğunu düşündüğümüz, Bilgi Toplumunu oluşturan araç ve kavramların temsilcisi olarak görüyoruz. Sanayi devrimi insanın kol gücünü çokladı, onun etkin kullanımını mümkün kıldı. İnternetin temsil ettiği devrim ise, insanın beyin gücünü çokluyor, onun ürünlerinin paylaşılmasını, yeniden üretilmesini kolaylaştırıyor. İnternet Bilgi Toplumunun taşıyıcısı, ön modeli, katalizörü konumunda. Yaşam gitikçe artan bir şekilde bilgi ve enformasyon üzerine dönüyor. Artı değer yaratmanın ana unsuru, bilgi, ar-ge, inovasyon, yani eğitimli insanların beyinsel ürünleri oluyor. İnternet bireyi özgürleştiriyor, güçlendiriyor. Kitlelere örgütlenme ortamları sunuyor, onları güçlendiriyor. Hiyararşik yapıları kırmaya başlıyor. Nasıl sanayi devrimi sancılı olduysa, Bilgi Toplumuna dönüşüm de uzun ve sancılı olacaktır. İnternet dünya üzerinde milyarlarca insanın katıldığı bir paylaşım, öğrenme, üretim ve eğlence ortamıdır. Biz, toplum olarak sosyal medya da kavga ederken pek farketmiyoruz, ama İnternet, sektörleri yeniden yapılandıran, meslekleri değiştiren, kamu yönetimi, demokrasi, hizmet ve ticareti yeniden tanımlayan devrimsel bir gelişmedir. Birbirlerini hiç görmeyen insanlar, insanlığın ortak mülkiyeti için ürünler geliştirmekte; özgür yazılım, açık erişim, açık ders malzemeleri, açık bilim, açık tıp, açık biyoloji gibi projeleri hayata geçirmektedirler. Bu bağlamda İnternet, Sanayi devriminden daha önemli bir gelişmedir. AB’nin bir önceki sayısal Gümden sorumlu kişisi, toplumu yeniden yapılandırmak açısından, internetin elektrik, telgraf ve matbadan daha önemli olduğunu söylemiştir.

Dünya Nerede, Türkiye Nereye Gidiyor ?

Internetin boyutları konusunda bir kaç rakam verirsek: 3.4 milyara yakın insan internet kullanıcısı. İnternete kayıtlı bilgisayar sayısı 1 milyar 34 milyon civarına. Bir miktar oynasada 1 milyara yakın web var. Dünyada toplam 300M kadar alan adları var. Blog ve video sayısının yüz milyonlar ölçüsünde olduğunu biliyoruz. Google artık sayfa sayısı vermiyor, ama 2008 de 1 trilyon URL’e ulaştığını açıklamıştı. Facebook günlük kullanımda milyarı aştı. Twitter, İnstagram, Linkedin, Pinterest gibi sosyal ağlar gittikce gelişiyor. Türkiye’ye gelince 16-74 yaş grubunde kullanım %56, Erkekler %66, Kadınlar %46, Kent ve Kırsal arasında kadın erken arasında ciddi bir fark var. TUIK bu istatistikleri artık vermiyor. 2013 verilerine göre Kent’te %61-%42 ve Kırsalda bu %33 ve %14. İş yerlerinin %93’ü internete bağlı ama ancak %65’nin webi var. İnternet kullananların %52’si, yani toplumun, %28’i edevlet hizmetini kullanıyor. Internete kayıtlı bilgisayar 7 milyon civarında. TR altında 371 bin alan adı var. Yurt dışında da 1.3M civarında var . Kabaca değerlendirirsek; dünya ortalamasını yakaladık ama, Avrupa ortalamasını yakalayamadık.

Uluslarası indekslere durum, parçalı bulutlu; çoğunlukla bulutlu. Genellikle, 190 ülke arasında 60’ın üstündeyiz. İnsani gelişme, demokrasi, basın ve ifade özgürlüğü, ve toplumsal cinsiyet indekslerinde çok kötüyüz; 69/192, 125/142, 154/179 . WWW vakfının sıralamasında 58/81 durumdayız: bu özgürlük, içerik ve yarar alt indekslerinde de aynı civarda.

Türkiye İnterneti gelişiyor. Mobilde ilginç uygulamalar var, en yeni cihazları alıyoruz. Finans sektörümüz internet işinde oldukça başarılı. Kamuda Maliye, Sağlık, Adalet sisteminde önemli projeler var. E-devlet hizmetleri sunumunda Avrupa ortalamasının üstündeyiz. Büyük özel sektör interneti oldukça iyi kullanıyor. Okullar için 8 milyarlık Fatih Projesi yürüyor görüntüsü veriyor. Çeşitli ar-ge teşvikleri var, teknokentler çoğalıyor. İnternet ve Bilişimle ilgili bir kaç bakanımız var.

Türkiye Gemisi Rotasını Bilgi Toplumuna henüz döndüremedi!

Bütün bunlara rağmen, ülkede Bilişim, Bilgi Toplumu konularında bir dağınıklık söz konusu. Ülkemizde planlı, sistematik, kapsamlı ve tutarlı bir Bilgi Toplumuna yöneliş olduğunu söylemek mümkün değil. 2006-2010 kapsayan Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı vardı, kimsenin haberi yoktu. Şimdi 2015-2018 Bilgi Toplumu Strajesi var, ama E-devlet Eylem planı hazırlanıyor. . Türkiye gemisinin rotasını bilgi toplumuna döndürecek boyutta sahiplenme, yapılanma, program, ve çaba yok. Bilgi Toplumu çalışmalarını koordine edecek kapasitede bir yapılanma yok. Yapılanma olarak, Bilgi Toplumu Dairesi, Başbakanlık e-devlet grubu, Türksat, BTK, Sanayi Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı var. Bunun bir Parlamento ayağı yok. Sivil toplumu, özel sektörü, üniversiteyi ve basını işin içine çekecek, ortak aklı arayacak, saydam ve katılımcı, felsefe, kadro ve yapılar yok. Moda deyimiyle Multi stakeholder yapılar yok; bir başka deyişle Türkiye İnternetinde yeterli düzeyde yönetişim yok.

Yasaklar Kanayan Yara

Türkiye İnternetinin özgürlük boyutu ve yasaklar kanayan yarasıdır. Ülkemiz 8 yıldır, 5651 nolu yasa yoluyla, tabir caizse, “İnternetle Savaşıyor”. Ülke olarak kanıksadık ama, 5651′in getirdiği yapı, demokratik hukuk devletinde kabul edilemez bir Hukuk Faciasıdır. Bugün itibarıyla 106 bin web yasaklı, geçen yıl bu 60 bin idi. Basitçe yargısız infaz sözkonusudur. Yasaklamalar, bütün iletişimi, izleme çabası, insan hakları, hukuk devleti açılarından kaygı verici gelişmelerdir. Bunlar mevcut anayasal hakların ihlalinin ötesinde uluslarası hukukun, ve internet kurallarının/protokollerın çiğnenmesi anlamına gelmektedir. Bütün bunlar çocukları koruma bahanesiyle yapılıyor. Çocukların korunması konusunda bir anlaşmazlık yok. Sorun bunun nasıl yapılacağında. Hoşgörü, diyalog ve yönetişim içinde insan odaklı çözüm aramalıyız. Saydam ve katılımcı yapılarla, ifade özgürlüğü ekseninde sorunu çözmeliyiz.

Türkiyenin dünya İnternet literatüre girdiği iki nokta öne çıkıyor: biri YouTube/twitter engellemesiyle öne çıkan yasakçı bakış, diğeri ise Gezi olayları sırasındaki Sosyal Ağ kullanımıdır.

Bilgi Toplumu Strateji ve Eylem Planın temel hedefi, emek yoğun bir ekonomiyi ve kırsal ağırlıklı bir toplumu, bilgi yoğun bir ekonomi ve toplumsal yapıya dönüştürmek olmalıdır. Türkiye’yi Bilgi Toplumuna taşıyacak kadroları yetiştirmeye yönelik çalışan bir programımız ve politikalarımız yok, ve var olan kadroları kamuda tutacak insan kaynakları politikalarımız sorunlu. Serbestleşme mevzuat olarak tamam ama, pratikte ağır aksak ilerliyor; istatistikler fiili tekelin devam ettiğini gösteriyor. Bir başka deyişle bilişim ve internet sektöründe tam rekabetin olduğunu söylemek zor.

Dünya Çocuklara Programlama Öğretmeye Çalışıyor

Ülkemizde Bilişim insan gücünde ciddi sorunlar var; en başta vizyon ve plan eksikliği öne çıkıyor. Öğrencilerimize, bilgisayar/bilgi okur yazarılığı dışında, etik, güvenlik, estetik ve temel programlama, ağ, veritabanı ve bilişim sistemleri kavramlarını öğretmeliyiz Dünya çocuklara ana okulundayken programlama öğretmeye çalışıyor. Tim Benners-Lee politikacılara programalama öğretmek istiyor.

İnternetden ve Sosyal Ağlardan Korkmayın, onları ciddiye Alın!

Gittikçe artan bir şekilde devletler, interneti zapturapt altına almak istiyorlar, ama kitleler daha açık bir toplum istiyorlar; saydamlık, hesap verilebilirlik, yönetime katılma, ve refahtan pay istiyorlar. Bunu kamu yönetiminden istedikleri kadar, tüm kurumlardan istiyorlar. Wikileaks’i dünya yurttaşlarının gerçekleri öğrenme, saydamlık talebi penceresinden görmek gerekir. Snowden’i de aynı yönde yapılmış önemli bir katkı olarak almak gerekir. İnternet yaşamın vazgeçilemez bir gerçeği oldu. Biz diyoruz ki, İnternet’den Korkmayalım! Onu öğrenelim! Olanaklarını ve olası risklerinin farkında olalım. İnterneti kendimizi geliştirmek, işimizi geliştirmek, daha iyi yapmak, daha iyi dünya vatandaşı olmak için kullanalım. İnterneti, telefon ve elektrik gibi doğal kabul edelim. Kendimizi özgürleştirmek, yenilemek için kullanalım. Demokrasiyi geliştiren bir yurttaş olarak katkımızı göstermek için kullanalım, toplumsal katılım ve denetim için kullanalım.

Biraz sonra açılış Konferansında Sayın Mehveş Evin “Türkiye’de İnternet ve Sivil harketler” konulu konuşmasını yapacak. Bunun dışında bu konferansta toplam 55 oturumda 11 Panel/Çalıştay, 19 seminer, 16 bildiri, 6 Davetli oturum ve 3 Teknoloji sunumu ve başarı hikayesi oturumu var. 2 tane tam günlük seminer (Ağ Yönetimi ve Derin Öğrenme), 2 tane yarım günlük seminer (Cizge Veri Tabanları ve Kapalı Çarşı Esnafına E-ticaret ) var. İnternetin, ticari, hukuksal, sosyal boyutlarını kapsayan 51 bildiri arasında İnternetin tüm boyutları hakkında inceleme bulmak mümkün. Eğitim seminerleri, bireysel ve kurumsal kullanıdan, programciya, bilim adamından girişimciye toplum farklı kesimlerine yönelik olacaktır. Seminerlerin önemli kısmı Özgür yazılım etrafında olacaktır. Linux ve Özgür yazılımlar, İnternet üzerinde yayılmış 10 Milyon civarında gönüllünün ürettiği 1 Milyon civarında yazılımı kapsamaktadır. Özgür yazılım, bireyler, kurumlar ve ülkeler için tasarruf, istihdam, güvenlik ve rekabet açılarından önemlidir. Ülkemizin yazılım stratejisin önemli bir parçası olmak gerekir. Özgür Yazılımın yansımaları arasına creative commons, crowd sourcing, crowd funding, wikipedia gibi paylaşma ve katılım felsefeli projeleri e sayabiliriz.

Birkaç oturumdan bahsetmek istiyorum. ISOC, ICANN ve Google’dan konuşmacıların olduğu İngilizce bir oturum, Çoçuklara programlama öğretmek konusunda dünyadaki ve ülkemizdeki gelişmeleri anlatan bir oturum, Kadın Bilişimcilerin tartıştığı bir Panel, Whatisup ile boşanmayı irdeleyen bir Panel, ülkemiizn alt yapısını inceleyen bir panel, E-imza ve kamuda ilginç projeşeri anlatan bir e-devlet oturumu, Eğitim vve Güvenlik oturumlarına dikkati cekmek isterim. Bilişim Firmalarımızdan başarı hikayeleri ve teknolojişk gelişmeleri anlatan otuurmlar var.

Konferansa katılmak, yeni şeyler öğrenmek, yeni dostluklar, yeni ağlar oluşturmanın yanında, Türkiye İnternetine sahip çıkmak, yasaklara karşı tavır almak, katılımcı, saydam ve demokratik bir toplum oluşturma çabasına katkı vermek, “bu çorbada benim de bir tutam tuzum var “ demek için önemli.
Biz, İnterneti çok önemsiyoruz. Bu konferansları da genelde interneti, özelde Türkiye internetini tartışacak, toplumun gündemine koyacak, ve ülkemizin gelişmesine katkı verecek bir platform, ortak akıl için bir ortam olarak tutmaya çalısıyoruz, çalışacağız. İnternet konferansını, ülkenin Bilgi Toplumu ve e-devlet çabalarının gözden geçirileceği, geri besleme yapılacağı bir dost ortamı yapmak istiyoruz.

Demokratik, gelişmiş bir Türkiye için bu davet bizim!

Katkı veren herkese tekrar teşekkür eder, başarılar dilerim.

Kamu Açık-Kaynak ve Özgür Yazılıma Öncülük Etmelidir

 

9 Kasım 2015 KAK – Kamu Açık-Kaynak Konferansı açılış Konuşması

Sayın Hocalarım, Sayın Yöneticiler, Kamu çalışanları, özgür yazılım meraklıları ve gönüllüleri, sayın basın mensupları ve netdaşlarım, hepinize selam ve saygılar sunar, Kamu Açık Kaynak Konferansına hoş geldiniz diyorum. Konferansa emek veren herkese teşekkür etmek isterim: Başta işin sahibi Tubitak ve Ulakbim’e, ev sahibimiz TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesine, Başbakanlık, Kalkınma Bakanlığı ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına, destek veren STK’lara ve eko-sistemdeki firmalara, hem oluşum sırasında fikir verdikleri, konuşma yaptıkları ve hem de stand açtıkları için teşekkür ederim.

Bu konferans fikri Açık Kaynak Danışma Kurulunda (AKDK) oluştu. Benim epeydir aklımdaydı. 1998 KamuNet konferansını hatırlayanlar, onun devamı olarak görebilirler. Sağ olsunlar, AKDK ve Ulakbim fikri benimsedi. Kamuoyunda, yer yer konferansı benim yaptığım algısı oluşmuş olabilir; bütün yükü ve masrafları Ulakbim karşıladı. Tüm emek onların. Biz AKDK ve firma temsilcileri fikir düzeyinde destek olduk, duyurulmasına katkı verdik.

Biz bu konferansla Açık-Kaynak/Özgür Yazılım eko-sistemi ile kamu bilişim yöneticilerini ve uzmanlarını bir araya getirerek kamuda açık kaynak/özgür yazılımların yaygınlaşmasını hızlandırmak, gelişmesine yardımcı olmak istiyoruz. Konferansın, bir bilgi ve deneyim paylaşımı, ortak akıl arayış ortamı olmasını istiyoruz. Kamu en büyük alıcı olarak sadece tasarruf ederek, verdiği hizmetin kalitesini geliştirerek ülkeye katkıda bulunmakla kalmayacak, tüm ülkeye açık-kaynak/özgür yazılım kullanımında önderlik edecektir. Ülkede yazılım sektörünün gelişmesine katkıda bulunacak, kaliteli bilişim personelinin yetişmesini teşvik edecektir.

Açık Kaynak Özgür Yazılım farkını hatırlatmama izin verin. ABD’de bu Free Software olarak başladı. Türkiye’de bir dönem “Serbest Yazılım” dedikten sonra “Özgür Yazılım” ifadesinde karar kıldık. Özgür Yazılım bedavadır, bu “free” nin bir anlamıdır. Free’nin bir diğer anlamı ise özgürlüktür. Bir yazılımın özgür olabilmesi için dört koşul gerekir: 1) kullanılmasında hiç bir kısıtlama olmaması: amaç, kullanıcı sayısı, süre, zaman gibi, 2) yazılımın kaynak kodlarını inceleyebilmek ve kendi gereksinimi için değiştirebilmek, 3) eşe dosta, başkalarına paralı ya da parasız dağıtabilmek, 4) yapılan değişiklikleri yayınlayabilmek, yani yazılımı geliştirip paylaşabilmek. Burada yazılımın sahibi değil, kullanıcının hakları, özgürlüğü öne çıkmaktadır. Sahibin hakları lisansla belli olur. Şu anda 60’ın üzerinde çok kullanılan lisans var. İki uçtan bahsedeyim. BSD lisansı, kimin ürettiği bilgisini tut, ama istediğin eklemeleri yap, ve onları gizle, bir başka deyişle, benim yazılımımdan kapalı kaynak kodlu bir yazılım üretebilirsin der. Öte yandan GPL, Genel Kamu Lisansı ise, benim yazılımım kamunun ortak malıdır, öyle kalmalıdır der. Yazılımı geliştirip, bir başkasıyla paralı/parasız paylaştınsa, kaynak kodunu vermek zorundasın. GPL de kullanıcının yetkisini kısamıyorsun. Her kullanıcı aynı yetkiye sahip. Açık Kaynak terimi ise esas olarak kaynak kodlarının açık olmasını, paylaşılmasını kapsar. Bazı kaynak kodunu görebildiğiniz yazılımlar, kendi gereksinimleriniz için bırakın değiştirmeyi, olduğu gibi derleyip kullanmaya bile izin vermez. Ama, açık-kaynak yazılımlarının büyük çoğunluğu özgür yazılımdır.

Peki bu insanlar nereden para kazanıyorlar; hizmetten, eğitimden, yazılımı ilgili kurum icin uyarlamaktan, ayarlamaktan para kazanıyorlar. Yazılım genelde ücretsiz, ama eğitim, destek ücretli. Size özel uygulama geliştirir, onu değişen gereksinimlere göre uyarlar, bakım yapar, eğitim verirler.

Dünyada ne kadar açık-kaynak/özgür yazılım var. Tam sayıyı bilmek mümkün değil, ama 3 yıl önce blackducksoftware.com 1 milyon yazılım olduğunu söyledi. Şu anda https://www.blackducksoftware.com/compliance/top-20-open-source-licenses
sayfasında 8500 webte 1 milyon yazılım projesinde 2400 farklı lisans olduğunu söylüyor, ve en çok kullanılan 20 tanesini listeliyor. GNU lisansları (%40), MIT %24, Apache %16, BSD %6, Perl %5. (Bir yazılıma birden çok lisans vermek mümkün) Microsoft’un lisansı var: Public %2, repicrocal <1 %. Yine basit bir sayım, 10 milyon geliştiricinin açık-kaynak özgür yazılım bağlantılı olduğunu gösteriyor. Firmalar, özgür yazılım geliştirseler bile Open Source (açık-kaynak) terimini tercih ediyorlar. Gartner “2016’ya kadar, Bilişim Firmaların %95’ı mission-kritik işlerinde özgür yazılım kullanacaklar, %50 yakın kurum ise açık-kaynak/özgür yazılımı edinmek ve kullanmak için strateji geliştirmiş olacak” diyor. Blackduck ve benzerleri, yazılım geliştirenlere, açık kaynak yazılım geliştirme konusunda danışmanlık yapıyor ve bu amaçla bir sürü araç geliştirmiş durumda. Açık-Kaynak/özgür yazılım türü yazılım geliştirmenin yararlarını firmalar fark etmeye başladı. Büyük projeler için pek çok firmanın katıldığı konsorsiyomlar kuruluyor. Openstack projesinde 177 ülke, 32 bin geliştirici/idari insan, 555 destekleyen firma ve 20M+ satır kod var. Openstack yüzlerce özgür yazılım üzerine kurulu’dur. Linux Vakfı pek çok işbirliği projesinin koordinatörü konumundadır. Bu işe yeni başladı ama şu anda 25 proje var. Bir tanesi hesaplama yazılımı olan R -projesidir, kısaca konferansta anlatılacak. Blackduck özgür yazılımların 300 milyar satırı bulduğunu söylüyor. Var olan yazılım parçalarının yeni projelerde kullanılması (code reuse) yazılımın geliştirmesinde %75 hız kazandıracağı belirtiliyor. Özgür yazılımlar nerede kullanıyor diye sorarsanız, aklınıza gelen her yerde. En başta internetle sembiyotik bir ilişki söz konusu. İnternet sayesinde bu kadar gelişti ve gelişiyor. Özgür yazılımlar birbirinin yüzünü görmeyen ve görme sansı olmayan pek çok kişinin ürünü.dür. Öte yandan internet esas olarak özgür yazılımlar üzerinde çalışıyor. Pek çok ticari ürün de özgür yazılım temelli. BSD lisansı buna uygun. GPL olanı kapatan bazı firmalar da oldu. Top 500 denen yüksek hesaplama bilgisayarların %99’u linux temelli. Linux Vakfının 25 projesinden biri otomobil için. Tüm araçlar yazılım kullanmaya başlıyor ve bunların çoğu linux ve benzeri özgür yazılımlar. Google, Amazon, Yahoo, facebook, twitter yoğun özgür yazılım kullanan ve katkı veren firmalar arasında. Özgür yazılımlar tasarrufun ötesinde önemli. Yazılım bir ülke için stratejik bir sektördür. Ulusal güvenlik ve kritik altyapılar, telefon, elektrik, finans, sağlık, ulaşım, .vs hepsi yazılıma bağlı. Yazılım da güvenlik karmaşık bir iştir. Özgür yazılımlarda güvenliği doğrulamak, kontrol etmek mümkündür. Yazılımda %100 güvenlik söz konusu değil, ama özgür yazılım daha güvenlidir. Özgür yazılımlar, bilişimci yetiştirmek için bulunmaz bir fırsattır. Milyonlarca örnek yazılım, sınırsız bir laboratuvardır. Ayrıca yazılım kullanabilen ürünlerde rekabet için de çok iyi olanaktır; hem geliştirme maliyeti çok daha düşüktür, hem de fiyatı artıran lisans ücretleri yoktur. Android’in pazardaki payı bu nedenledir. Samsung özgür yazılımları yoğun kullanan firmalardan biridir. Dell, HP, Apple gibi pek çok firma özgür yazılımlara destek veriyor. Açık Kaynak /özgür yazılımın temel felsefesi bilim ile aynıdır. Başkalarının yaptıkları üzerine kendi katkınızı kurarsınız ve bunu paylaşırsınız. Açık Erişim, açık ders malzemeleri, açık bilim, açık biyoloji, açık patent gibi pek çok proje bu felsefeden esinlenmiştir. Kültür sanat ürünlerinde Creative Commons da aynı ailedendir. Kak.org.tr de bir anket yapıldı. Amaç, kamunun gereksinim duyduğu alanlarda eğitim sağlamaktı. Ulakbim bunu yapmaya devam edecek. STK’lar olarak çeşitli etkinliklerde seminer ve kurslar yapıyoruz. Onları hatırlatmak isterim. Akademik Bilişimde, ab.org.tr, genelde şubatta olur, konferans öncesi 4 gün yoğun eğitim yapıyoruz. Geçen yıl 33 konuda, 39 sınıfta kurs yaptık. Ağustos ayında, 15 gün sürecek Linux Kampı yapıyoruz: kamp.linux.org.tr. Kampta linux sistem yönetimi, programlama, güvenlik, ağ yönetimi ve web kursları yapıyoruz. Bu iki etkinlikte üniversite ve kamuya öncelik veriyoruz. Bu yıl Akademik Bilişimde Linuxa başlangıç kursunu geniş tutmak, isteyen herkesi kabul etmek düşüncesindeyiz. Bunların dışında İnternet Konferansı, Linux ve Özgür Yazılım Günleri, Özgür Web Teknolojisi Günleri var. Bunların hepsinde yoğun özgür yazılımlar anlatılıyor. Kamunun gereksinim duyduğu kursları da açabiliriz. Cuma günü öğleden sonra bir Açık Oturum var. Sizlerin soruları, eleştirileri ve önerilerini dinleyip, cevaplamaya çalışacağız. Bu konferansı nasıl buldunuz, gelecek yıl nasıl yapalım, ve aklınızdaki başka sorulara cevap vereceğiz. Podyumda sadece Ulakbim, AKDK olmayacak. Firma temsilcileri de olacak. Bu bir geri besleme ve ortak akıl oturumu olacak. Gelin el birliği ile ülkemizde özgür yazılımı geliştirelim, ülkemizin kalkınmasına katkıda bulunalım.

İnternetle Özgür Yazılım Sembiotik Bir İlişki İçinde

BTHABER 1000. sayı söyleşisi 15 aralık 2014

Sedef Özkan

Ülkemizin bilişim otoritelerinden Mustafa Akgül ile bilişim tarihimizde; sözcüklerle kısa sürse de, bir o kadar uzun ve devam edecek yolculuğa çıktık.

Bilişim dünyasına girişinin internetle olduğunu söyleyen Mustafa Akgül, “İnterneti çok önemsiyorum; ‘İnternet Yaşamdır!’ diyorum, onun en az sanayi devrimi kadar önemli, insanlığı ‘Bilgi Toplumu’na taşıyan bir gelişme olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuşmasına başladı. Çabasını; interneti Türkiye’ye tanıtmak, ülkenin gündemine taşımak, ülkenin ekonomik, sosyal ve demokratik anlamda gelişmesine yönelik önündeki engelleri kaldırmak olarak aktaran Akgül, “Bu amaçla, İnternet Konferansı’nı 19 kere, Akademik Bilişim Konferansı’nı 16 kere, İnternet Haftası’nı 17 kere arkadaşlarımla düzenledik, düzenlemeye devam ediyoruz. KamuNet Konferansı’nı sadece 1 kere yapabildik. Bunların yanında Linux ve özgür yazılımı Türkiye’ye tanıtmak, gelişmesine katkı vermek için uğraştım. İnternetle özgür yazılım sembiyotik bir ilişki içindeler. İnternet sayesinde birbirini tanımayan insanlar birlikte, tüm insanların ortak malı ürünleri geliştiriyor. Bunların yanında pek çok bilişim etkinliği içinde oldum” açıklamasını yaptı.

Bilim, Ar-Ge ve inovasyonu temel alan kapsamlı bir strateji ve planla ülkemiz kalkınabilir

“Bilişim ve internet bir yandan toplumun bütünleşmesi, bir hedef etrafında birleşmesi, katılımcı ve saydam, demokratik olmaya yardımcı olacak araçları, öte yandan tüm sektörleri değiştiren, geliştiren, tüm yaşamı etkileyen, kolaylaştıran, sinerjiler oluşturma potensiyeline sahiptir” diyen Akgül, bilim, Ar-Ge ve inovasyonu temel alan kapsamlı bir strateji ve planla ülkemizin kalkınabileceğinin altını çizdi ve şu detayları verdi: “AB seviyesine ulaşabiliriz. ‘İnternet ve Bilişim’ tüm toplum kesimleri, tüm sektörler için önemli. Herkesin kendi işini yaparken, internet ve bilişimi kullanması, iyi planlanır ve düzgün araçlar geliştirilirse, işini daha iyi yapmasına, yüksek katma değere neden olacaktır. Şu anda Türkiye’de iyi niyetle çabalayan, para harcayan ama düzgün ve kapsamlı bir stratejisi olmayan, katılımcı, saydam mekanizmaları olmayan, resmin tamamını göremeyen çelişkiler içinde bir görüntü var. Bir yandan Bill Gates, Steve Jobs, Mark Zuckerberg’ler yetiştirmeyi hedefleyen, öte yandan twitter, facebook ve youtube’un kökünü kazımak isteyen bir ülkeyiz. Microsoft’un bile Açık Kaynak dünyasına katılma çabasında olduğu bir zamanda, olayın farkında olmayan bir bilişim sektörü, basın ve üniversiteleri olan bir ülkeyiz. Herkesin bilişimin önemini söylediği ama bir curcunanın sürdüğü, bütünsel bir yapının olmadığı acı bir gerçek olarak karşımızda.”

Dünya, anaokulunda programlama kavramlarını öğretmeye çalışıyor

“Bilişimi ve bilişimle ülkeyi ne geliştirir?” sorusuna şöyle yanıt veren Akgül, açık kaynak ve özgür yazılıma da vurgu yaptı: “Bilişim için siyasal liderlik, sorumluluk alacak siyasal geleceği bilişime bağlı bir siyasal kadro, tüm paydaşları içeren, katılımcı, tüm çalışmaları koordine edecek bir yapılanma, kapsamlı bir strateji, açık ortamlarda periyodik gözden geçirilen Eylem Planı; bilişimi ve bilişimle ülkeyi geliştirir. Demokrasi, saydamlık, katılımcılık, ifade özgürlüğü, merak, girişim, bilişim sektörünün gelişmesi için önemlidir. Açık Kaynak ve özgür yazılımlar stratejinin bir parçası olmak zorunda. İnsan gücü, eğitimi de önemli bir parçası olmalı. Ülke olarak bilişim eğitimi ve bilişim kültürüne önem vermemiz gerekir. Kaliteli uzmanlar, doktoralı elamanlar yetiştirmeliyiz. Bizim, dağdaki çobandan, denizdeki balıkçıya, tarihçiden ziraatçiye, temel bilişim kavramlarını, bilişim ve internet tehdit ve olanaklarını, sınırlarını ve potensiyeli anlatacak mekanizmalar kurmamız gerekir.” Mustafa Akgül, “Dünya anaokulunda programalama kavramlarını öğretmeye çalışıyor” diyerek erken yaşta bilişim eğitimine dikkat çekerek şunları paylaştı: “Okullarda temel bilişim kültürünü, başta programalama, bilgi sistemi, veri tabanı, ağ, güvenlik, mahremiyet, etik ve estetik kavramlarını öğretmeniz lazım. Bilişimin önemini, karmaşıklığını, zorluğunu ve kırılganlığını okullarda anlatmamız gerekir. Her meslekten okullu, bir yelpazede bilişim kültürü almalı. Öğretmenler, hukukçular, kamu/siyaset bilimciler, idareciler, işletmeciler biraz daha öncelikli olmalı.” Yazılım stratejisine de değinen Akgül, “Doğru dürüst bir yazılım stratejimiz olmalı. Bunda Açık Kaynak ve özgür yazılımlar, gömülü sistemler önemli rol almalı. Stratejik sektörler belirlemeli, onlara daha fazla odaklanmalıyız. Bütün bunlar bir miktar öğrenme ister. Öğrenen, geri besleme yapacak, katılımcı yapılar kurmalıyız.”

Eşit bir dünya vatandaşı olduğunun farkında yaşamak…

Akgül, tecrübelerini paylaşırken yolu bilişimden geçenlere yani herkese şunları önerdi: “Başta merak, işin özünü anlamaya, öğrenmeye, deney yapmaya, eleştirisel bakmaya önem vermeli, özen göstermeliler. Yapıcı ve girişimci olmalılar. Sorumluluk almaktan, hata yapmaktan korkmasınlar. İnsanları kırmaktan kaçınsınlar, yumuşak bir dille uzlaşmacı olsunlar. İlkelerden taviz vermeden, diyalogla orta yol bulmanın yollarını arasınlar. Sanat ve kültürden, müzikten zevk almaya çalışsınlar. Doğa ve çevreye saygılı, yaşama saygılı bir tavır sergilesinler. Eşit bir dünya vatandaşı olduğunun farkında olarak yaşasınlar.”

İnterneti savunmaya, tanıtmaya, yaymaya devam edecegiz

Hedefleri hiç tükenmeyen Akgül, “Benim çalışmalarım birbirine bağlı olarak ‘İnternet ve Özgür Yazılım’ etrafında olmuştur. İnternet konusunda, yurt dışındaki internet özgürlüğünü savunan gruplarla birlikte çalışan isoc-tr yani İnternet Derneği’ni geniş bir kadroyla birlikte kuruyoruz. İnterneti savunmaya, tanıtmaya, yaymaya devam edecegiz. Yıllık kapssamlı internet raporları çıkartmak, interneti toplumun gündemine koymak, demokrasiyi geliştirici uygulamalara destek olmak gibi hayallerimiz var. 1998’de bir kere yapabildigimiz KamuNet Konferansı’nı günün koşullarında; kamunun saydamlaşmasına, etkin çalışmasına, yurttaşa hızlı hizmet ve demokrasiye katkı vermesine yönelik yılık konferanslar olarak yapmak istiyoruz. Özgür yazılım boyutunda; üniversitelerde özgür yazılım derslerinin ve kullanımının artması, yıllık raporların hazırlanması gibi çaba/proje/hayallerim var. Son yirmi yılı özetlemeye çalışan 2 sloganımız bulunuyor: ‘İnternet yaşamdır’ ve ‘Türkiye Bilişimle, Bilişim Özgür Yazılımla gelişir!’”

İnternet Demokrasi ve Kalkınma için Yaşamsaldır

Bu yıl 19.sunu yaptığımız “Türkiye’de İnternet” Konferansı fikri Türkiye İnternetinin emekleme günlerinde 1995 baharında yurt dışının 64K, iç hatların 9.6 veya 19.2K olduğu günlerde, daha 2 Mbitlik omurga hayal edilirken, ortaya çıkan çalkantıyı azaltmak, paydaşları bir masa etrafında toplamak, ve ortak akıl oluşturmak amacıyla ortaya atılmıştı. İlk yıllar bürokrasinin merkezi Ankara, ile iş dünyasının merkezi İstanbul arasında gidip geldik, büyük ölçüde tüm paydaşları da buluşturduk.

Türkiye İnterneti çok büyüdü, büyük oyuncuları ve iş dünyasını bu konferansa pek çekemiyoruz. Ama, biz hala, bu konferansın, internetle ilgilenenlerin buluşma noktası, sorunların tartışıldığı bir platform, ortak aklın arandığı bir ortam olmasını arzuluyoruz. Bu konferansın, internet konusunda, topluma entelektüel liderlik etmesi arzumuzdan ve çabamızdan vazgeçmedik. Ana sorunların ülkenin gündemine taşınması, o sorunlar için alternatif çözüm arayışlarına ortam sağlama amacı hala geçerli.

İnterneti Nasıl Algılamalı ?

İnternet hepimiz için yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir; ve yaşamı sürekli olarak hiç beklemediğimiz sekilde değiştirtirebilmektedir. Bu konferansı düzenleyenler olarak, interneti, insanlığın yeni toplum biçimi olduğunu düşündüğümüz, Bilgi Toplumunu oluşturan araç ve kavramların temsilcisi olarak görüyoruz. Sanayi devrimi insanın kol gücünü çokladı, onun etkin kullanımını mümkün kıldı. İnternetin temsil ettiği devrim ise, insanın beyin gücünü çokluyor, onun ürünlerinin paylaşılmasını, yeniden üretilmesini kolaylaştırıyor. İnternet Bilgi Toplumunun taşıyıcısı, ön modeli, katalizörü konumunda. Yaşam gitikçe artan bir şekilde bilgi ve enformasyon üzerine dönüyor. Artı değer yaratmanın ana unsuru, bilgi, ar-ge, inovasyon, yani eğitimli insanların beyinsel ürünleri oluyor. İnternet bireyi özgürleştiriyor, güçlendiriyor. Kitlelere örgütlenme ortamları sunuyor, onları güçlendiriyor. Hiyararşik yapıları kırmaya başlıyor. Nasıl sanayi devrimi sancılı olduysa, Bilgi Toplumuna dönüşüm de uzun ve sancılı olacaktır. İnternet dünya üzerinde 3 milyar insanın katıldığı bir paylaşım, öğrenme, üretim ve eğlence ortamıdır. İnternet, sektörleri yeniden yapılandıran, meslekleri değiştiren, kamu yönetimi, demokrasi, hizmet ve ticareti yeniden tanımlayan devrimsel bir gelişmedir. Birbirlerini hiç görmeyen insanlar, insanlığın ortak mülkiyeti için ürünler geliştirmekte; özgür yazılım, açık erişim, açık ders malzemeleri, açık bilim, açık tıp, açık biyoloji gibi projeleri hayata geçirmektedirler.

Dünya Nerede, Türkiye Nereye Gidiyor ?

Internetin boyutları konusunda bir kaç rakam verirsek: 3 milyara yakın insan internet kullanıcısı. İnternete kayıtlı bilgisayar sayısı 1 milyarı aştı. 950M web var. 140M’sı uluslararası, toplam 276M kadar alan adları var. Blog ve video sayısının yüz milyonlar ölçüsünde olduğunu biliyoruz. Google artık sayfa sayısı vermiyor, ama 2008 de 1 trilyon URL’e ulaştığını açıklamıştı. Facebook milyarı aştı (1.350B), twitter 284-645M , Linkedin 260M, wordpress 75+600 M blog var, vine 40M, instagram 200M, Pinterest 70M. Türkiye’ye gelince 16-74 yaş grubunde kullanım %53, Erkekler %63.5, Kadınlar %44.1, bu orta doğu anadoluda %37.6, % 50.5 % 24.2 düşüyor . Düzenli kullananlar 44.9, 54.3. 35.5. Internete kayıtlı bilgisayar 7.2 milyon rapor edildi. TR altında 357 bin alan adı var. Yurt dışında da 1.3M civarında var . Kabaca değerlendirirsek; dünya ortalamasını yakaladık ama, Avrupa ortalamasını yakalayamadık.

Uluslarası indekslere durum, parçalı bulutlu; coğunlukla bulutlu. ITU indeksilerinde durum: ICT gelişmede 68/166, beceride 48/166 , internet kullanımında 77/166, erişimde 61/166. Fiyat sepetinde ise 67/166. Dünya geniş bant indeksinde 70/173. Dünya ekonomik formu indeksinde uzunca bir dönem geriledik; indeksi değiştirdiler, 70’lerden 52’ye sıçradık, 45 ve bu sene 51/148. Yine Dünya Ekonomik Forununda Rekabet indeksinde bir sıçrama yaparak 59 dan 43’e sıçradık, 44/148. Ama, WIPO ve INSEAD’ın ürettiği Inovasyon indeksinde 54. Birleşmiş Milletlerin e-devlet indeksinde 71/192 ama e-katılımda 111/192 sıradayız. İnsani gelişme, demokrasi, basın ve ifade özgürlüğü, ve toplumsal cinsiyet indekslerinde çok kötüyüz; 69/192, 125/142, 154/179 . WWW vakfının sıralamasında 58/81 durumdayız: bu özgürlük, içerik ve yarar alt indekslerinde de aynı civarda.

Türkiye İnterneti gelişiyor. Mobilde ilginç uygulamalar var, en yeni cihazları alıyoruz. Finans sektörümüz internet işinde oldukça başarılı. Kamuda Maliye, Sağlık, Adalet sisteminde önemli projeler var. E-devlet hizmetleri sunumunda Avrupa ortalamasının üstündeyiz. Büyük özel sektör interneti oldukça iyi kullanıyor. Okullar için 8 milyarlık Fatih Projesi yürüyor görüntüsü veriyor. Çeşitli ar-ge teşvikleri var, teknokentler çoğalıyor. İnternet ve Bilişimle ilgili bakanlarımız var.

Türkiye Gemisi Rotasını Bilgi Toplumuna henüz döndüremedi!

Bütün bunlara rağmen, ülkede Bilişim, Bilgi Toplumu konularında bir dağınıklık söz konusu. Ülkemizde planlı, sistematik, kapsamlı ve tutarlı bir Bilgi Toplumuna yöneliş olduğunu söylemek mümkün değil. 2006-2010 kapsayan Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı vardı, yenisi için bu sefer katılımcı bir şekilde çalışıldı, siyasilerin onayını bekliyor. Türkiye gemisinin rotasını bilgi toplumuna döndürecek boyutta sahiplenme, yapılanma, program, ve çaba yok. Arada bir söylenen iyiniyetli, parlak sözler, başlayan bir çok proje bu gerçeği değiştirmiyor. En başta, yeterli kapsamda siyasal sahiplenme ve örgütlenme olduğunu söylemek zor. Vaktinin yarısını, 1/3′ünü buna ayıran bakan, müsteşar ve genel müdür düzeyinde kimse yok. Bilgi Toplumu çalışmalarını koordine edecek kapasitede bir yapılanma yok. Yapılanma olarak, Bilgi Toplumu Dairesi, Başbakanlık e-devlet grubu, Türksat, BTK, Sanayi Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı var. Bunun bir Parlamento ayağı yok. Sivil toplumu, özel sektörü, üniversiteyi ve basını işin içine çekecek, ortak aklı arayacak, saydam ve katılımcı, felsefe, kadro ve yapılar yok. Moda deyimiyle Multi stakeholder yapılar yok; bir başka deyişle Türkiye İnternetinde yeterli düzeyde yönetişim yok.

Yasaklar Kanayan Yara

Türkiye İnternetinin özgürlük boyutu ve yasaklar kanayan yarasıdır. . Ülkemiz 7 yıldır, 5651 nolu yasa yoluyla, tabir caizse, “İnternetle Savaşıyor”. Ülke olarak kanıksadık ama, 5651′in getirdiği yapı, demokratik hukuk devletinde kabul edilemez bir Hukuk Faciasıdır. I yBürükratik bir kadro 60 bin webi asaklamktadır, basitçe yargısız infaz sözkonusudur. Bu filtre uygulaması ile daha kötü bir hal aldı derken, devletin topyekün bir savaşı gizli kapaklı yürüttüğü izlenimini almaya başladık. Mevcut mevzuatı zorlayarak, yasa ve hukuk dışı bir şekilde, Youtube ve Twitter’ın kapatılması, Google DNS sunucuları için yapılan sahte sunucular, Türk Telekomun bütün iletişimi, https dahil izleme altyapısı kurma çabası, BTK’nın tüm trafiği izleme arzusu, insan hakları, hukuk devleti açılarından kaygı verici gelişmelerdir. Bunlar mevcut anayasal hakların ihlali nin ötesinde uluslarası hukukun, ve internet kurallarının/protokollerın çiğnenmesi anlamına gelmektedir. Bütün bunlar çocukları koruma bahanesiyle yapılıyor. Çocukların korunması konusunda bir anlaşmazlık yok. Sorun bunun nasıl yapılacağında. Hoşgörü, diyalog ve yönetişim içinde insan odaklı çözüm aramalıyız. Saydam ve katılımcı yapılarla, ifade özgürlüğü ekseninde sorunu çözmeliyiz.

Türkiyenin dünya İnternet literatüre girdiği iki nokta öne çıkıyor: biri YouTube/twitter engellemesiyle öne çıkan yasakçı bakış, diğeri ise Gezi olayları sırasındaki Sosyal Ağ kullanımıdır.

Bilgi Toplumu Strateji ve Eylem Planın temel hedefi, emek yoğun bir ekonomiyi ve kırsal ağırlıklı bir toplumu, bilgi yoğun bir ekonomi ve toplumsal yapıya dönüştürmek olmalıdır. Farklı disiplinlerden uzmanları barındıran, esnek, bağımsız, inisiyatif alabilen, yönetişimi temel alan bir yapı gerekir. Türkiye’yi Bilgi Toplumuna taşıyacak kadroları yetiştirmeye yönelik çalışan bir programımız ve politikalarımız yok, ve var olan kadroları kamuda tutacak insan kaynakları politikalarımız sorunlu. Serbestleşme mevzuat olarak tamam ama, pratikte ağır aksak ilerliyor; istatistikler fiili tekelin devam ettiğini gösteriyor. Bir başka deyişle bilişim ve internet sektöründe tam rekabetin olduğunu söylemek zor.

Dünya Çocuklara Programlama Öğretmeye Çalışıyor!

Ülkemizde Bilişim insan gücünde ciddi sorunlar var; en başta vizyon ve plan eksikliği öne çıkıyor. Okullarda bilişim eğitimini sorunlu. İlk 12 yılı düşünürsek, temel bilişim eğitimi seçmeli ve medya okuryazarlığı de seçmeli halde idi. Şimdi Bilişim Teknolojileri ve Yazılım Dersi kararı verildi. ACM lise fen kolunda bir öğrencinin 6 bilgisayar bilimi dersi almasını öneriyor; bu kültür derslerin ötesinde. Öğrencilerimize, bilgisayar/bilgi okur yazarılığı dışında, etik, güvenlik, estetik ve temel programlama, ağ, veritbanı ve bilişim sistemleri kavramlarını öğretmeliyiz Dünya çocuklara programlama öğretmeye çalışıyor. Tim Benners-Lee poltikacılara programalam öğretmek istiyor.

İnternetden ve Sosyal Ağlardan Korkmayın, onları ciddiye Alın!

Bütün dünyada devletler, interneti zapturapt altına almak istiyorlar, ama kitleler daha açık bir toplum istiyorlar; saydamlık, hesap verilebilirlik, yönetime katılma, ve refahtan pay istiyorlar. Bunu kamu yönetiminden istedikleri kadar, tüm kurumlardan istiyorlar. Wikileaks’i dünya yurttaşlarının gerçekleri öğrenme, saydamlık talebi penceresinden bakmak gerekir. Snowdeni de aynı yönde yapılmış önemli bir katkı olarak görmek gerekir.

İnternet, sosyal ağlarla, yeni medyayla, kitlesel projelerle, pek çok insanı tedirgin ediyor. İnternet yaşamın vazgeçilemez bir gerçeği oldu. Biz diyoruz ki, İnternet’den Korkmayalım! Onu öğrenelim! Olanaklarını ve olası risklerinin farkında olalım. İnterneti kendimizi geliştirmek, işimizi geliştirmek, daha iyi yapmak, daha iyi dünya vatandaşı olmak için kullanalım. Nasıl elektriği, telefonu kullanıyorsak, interneti de aynı ölçüde doğal kabul edelim. Kendimizi özgürleştirmek, yenilemek için kullanalım. Demokrasiyi geliştiren bir yurttaş olarak katkımızı göstermek için kullanalım, toplumsal katılım ve denetim için kullanalım.

Bu konferansta toplam 34 oturumda 8 Panel/Form, 13 seminer ve 10 bildiri ve 2 Çalıştay oturumu yapılacaktır. İnternetin, ticari, hukuksal, sosyal boyutlarını kapsayan 40 bildiri arasında İnternetin tüm boyutları hakkında bildiri bulmak mümkün. Eğitim seminerleri, hem bireysel kullanıcıya, hem kurumsal kulanıcıya, hem Yazılım Şirketlerine, yönelik, hem bilim adamına, hem programcıya hem de girişimceye yönelik olacaktır. Seminerlerin önemli kısmı Özgür yazılım etrafında olacaktır. Linux ve Özgür yazılımlar, İnternet üzerinde yayılmış 10 Milyon civarında gönüllünün ürettiği 1 Milyon civarında yazılımı kapsamaktadır. Özgür yazılım, bireyler, kurumlar ve ülkeler için tasarruf, istihdam, güvenlik ve rekabet açılarından önemlidir. Ülkemizin yazılım startejisin önemli bir parçası olmak gerekir. Özgür Yazılımın yansımaları olarak açık erişim, açık ders malzemeleri, açık bilim, açık kitap, açık biyoloji, creative commons, crowd sourcing, crowd funding, wikipedia gibi paylaşma ve katılım felsefeli projeler gelişmektedir.

Ülkemizdeki İnternet kullanıma yönelik, e-öğrenme, toplumsal yansımalar, e-tarım, e-ticaret konularında deneyim paylaşan bildirilerin yanında işin teknik boyutuna odaklanmış bildiriler de sunulacaktır. Bireysel/Siber güvenlik, Hukuk, Mobil, E-öğrenme, Sosyal Ağlar, Kent sistemleri, Bilgi Toplumu, Yönetişim, Demokrasi oturumları öne çıkmaktadır.

ISOC-TR Kuruluyor
İnternetin Uluslarası yönetiminde önemli bir rol oynayan ABD Merkezli İnternet Derneği (Internet Society) ile benzeri çalışmalar yapacak Ankara merkezli İnternet Derneği tanıtımını da bu konferansta yapılacaktır.
Konferansa katılmak, yeni şeyler öğrenmek, yeni dostluklar, yeni ağlar oluşturmanın yanında, Türkiye İnternetine sahip çıkmak, yasaklara karşı tavır almak, katılımcı, saydam ve demokratik bir toplum oluşturma çabasına katkı vermek, “bu çorbada benim de bir tutam tuzum var “ demek için önemli.

Biz, İnterneti çok önemsiyoruz. Bu konferansları da genelde interneti, özelde Türkiye internetini tartışacak, toplumun gündemine koyacak, ve ülkemizin gelişmesine katkı verecek bir platform, ortak akıl için bir ortam olarak tutmaya çalısıyoruz, çalışacağız. İnternet konferansını, ülkenin Bilgi Toplumu ve e-devlet çabalarının gözden geçirileceği, geri besleme yapılacağı bir dost ortamı yapmak istiyoruz.
Bu hedefe ulaşmada bugüne kadar istediğimiz başarıyı elde edemedik ama bu davet bizim!

Katkı veren herkese tekrar teşekkür eder, başarılar dilerim.

İnet-tr YK Adına
Mustafa Akgül
27 kasım 2014
[19. İnternet Konferansı açık konuşması ve Sunumu ]

İnternetle Savaşmak Vazgeçip, Ülkemiz için Bilinçli Kullanalım

İnternet Sanayi Devrimi ölçülerinde önemli bir gelişmedir. İnternet ve özellikle sosyal
ağlar, bireysel gelişme, bilgiye erişim, ifade özgürlüğü, ar-ge, inovasyon, iş dünyası,
eğitim, sağlık, eğlence, kamu yönetimi ve siyaset için dünya üzerinde 2.7 milyar insanın
kullandığı, ülkemizde 35 milyon civarında yurttaşımızın kullandığı küresel bir ağdır.
Anayasa Mahkememiz, AIHM kararlarına paralel bir şekilde Twitter yasağını kaldırdı.
Hükümetimizi, temel insan hakkı olan ifade özgürlüğüne ve yurttaşların internete erişim
hakkına Anayasamız, AIHM ve evrensel hukuk ilkeleri ışığında sahip çıkmaya, hukuka
aykırı uygulamaları engellemeye davet etmeye, İnternetin ülkemize yapacağa katkıya
odaklanmaya ve zararlı içerik için makul davranmaya çağırıyoruz.
İnternette mağduriyeti önlemenin yolu bilgi ve bilinçtir…
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği ihlal kararının ardından, Twitter Türkiye’den erişime
açıldı. AYM’nin ihlal kararı malumun ilanıdır. Sadece Twitter değil, 5651 ile verilmiş erişim
engelleri kararları temel hak ve hürriyetlere aykırıdır. AYM’nin kararının yanısıra 5651’e
dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Ahmet Yıldırım kararı mevcuttur. Bu
kararla yasanın kendisi ifade özgürlüğüne aykırı bulunmuştur.

Ülkemiz bir Hukuk Devletidir, ve Kuvvetler Ayrılığı demokrasimizin temelidir. Hükümet
yetkileri ve BTK’nin mahkeme kararlarını, çeşitli yorumlarla, uygulamaktan kaçınmaları ve
yetki gaspıyla mahkeme gibi davranmaları bir hukuk devletinde kabul edilemez. Bu bizi
İnternetimizzz ve demokrasimiz adına endişeye sürüklemektedir. AYM kararına uyulması
, uzun süredir hasret olduğumuz oldukça sevindirici bir gelişmedir. Yetkililerin bütün yargı
karalarına uymalarını bekliyoruz.

Vergi Bütün dünyanın Çözmeye Çalıştığı Bir Sorundur

İnternet yeni sektör ve meslekleri ortaya çıkartan, bazılarını yıkan, hiç birimizin
öngöremediği yeniliklere yol açan, yaşamı köklü olarak değiştiren bir teknolojiler
bütünüdür. Hızlı ve köklü değişimlerde çözümü zor olan bir çok sorun ortaya
çıkartmaktadır. Bu sorunları tüm dünya ile birlikte, dikkatli, minimal, orantılı ve
özgürlüklerin özüne dokunmayan, gelişmenin önünü kesmeyecek şekilde tüm paydaşlarla

birlikte yapılmalıdır.

İnternetde Vergi problemi de bütün dünyanın yeniden düzenlemeye çalıştığı bir konudur.
Sadece Türkiye bu konuda müzdarip değildir. Ama, mevcut uygulama dünya pratiğine
uygundur. İrlanda düşük vergi ve teşviklerle Uluslarası Bilişim Firmalarını kendinde
toplamıştır. Amerikan Firmaları, karayipler üzeriden offshore hesaplar yoluyla ABD
hükümetine de az vergi vermektedir. Mevcut Uluslarası Sistemde bunlar meşrudur. Bunun
çözümü zaman alacaktır.
Kaldıkı bizim mevzuatımızda vergi borcu nedeniyle Youtube, Twitter gibi şirketlere erişim
yasağı getirmek mümkün değildir.
İçerik Çıkarma ve Evrensel Değerler
İnternet küresel bir ağdır. Bu küresel ağ üzerinde düzenleme (regülasyon) bazı evrensel
değerler ve kabuller çerçevesinde yapılır. Genel bir konsensüs sağlanamayan telif
haklarını dışta tutarsak, Türkiye’nin model aldığı demokratik ülkelerde olağanüstü durum
olarak kabul edilen ve mahkeme kararı bile aranmayan haller dışında içerik çıkarma,
erişim engelleme veya hizmetin çeşitli yollarla kapatılması gibi uygulamalar
bulunmamaktadır. Bu olağanüstü durumlar ise çocuk pornosu ve açık şekilde
seçilebilen ırkçı, ayrımcı nefret söylemidir. Terör bile değildir. Çünkü bu iki konu
dışındaki konuların hemen hepsi çok tartışmalıdır ve kolayca ifade özgürlüğü sınırlarına
girmektedir.

Türkiye’nin yapmış olduğu, içerik çıkarma ve kişisel bilgi talepleri ise bu konuların tümüyle
dışındadır. Atatürk’e hakaret, montaj olduğu gerekçesiyle reddedilen hükümet yetkililerinin
rüşvet, yolsuzluk, görevi kötüye kullanma konulu ses kayıtları, yurttaşlara ait istenmeyen
fotoğraflar, marka değerinin zedelenmesi, müstehcenlik gibi içeriklerdir. Ülkemizde çok
büyük bir problem olduğu halde nefret söyleminin, bu talepler arasında neredeyse hiç
yeralmayışı altı çizilmeye değerdir. Bu tablo idarenin ve hükümetin hassasiyetlerinin odak
noktasını göstermektedir. Görüldüğü gibi Türkiye’nin, Twitter ve Google gibi şirketlerden
talepleri evrensel ölçülerin çok üzerindedir. Bu sebeple Twitter veya Google gibi firmaların
içerik çıkarma konusunda Türkiye’ye çifte standart uyguladığı iddiası gerçeği
yansıtmamaktadır. “Twitter, Türkiye’yi dikkate almıyor, mahkeme kararlarını uygulamıyor,
başka ülkelerde uyduğu kurallara Türkiye’de uymuyor” şeklindeki argümanlar gerçekçi
değildir, doğru da değildir.

Aksine, küresel ağın bu kendine has düzeninden çifte standart bekleyen Türkiyedir. Bütün
dünyanın bizim kutsallarımız, bizim etik, estetik anlayışımız, bizim müstehcenlik algımıza
uygun olmasını ve buna uygun davranmasını beklemekteyiz. Türk mahkemelerin yetki
alanı bütün dünya değildir. Ancak, Evrensel Normlar ve ülkeler arası anlaşmalarla bu yetki
anlam kazanır. Bu son derece faydasız bir beklentidir. İnternet bütün dünyada insanları,
kültürleri, iletişim ve etkileşim biçimlerini yakınsamaktadır. Kaynaştırmaktadır.

Kaldıkı gerek Twitter, gerek Youtube, kendi ifade özgürlüğü normlarına ve ABD yasalarına
uymasada, mahkemelerin sakıncalı bulduğu içeriyi Türkiye IP’lerinden bağlananlara
göstermiyor. Yeni 5651 düzenlemesinde getirilen URL temelli erişim engellemesi de tam
bunu hedefliyor. Peki mağduriyetler ne olacak

İnternetin uluslarası, gayri merkezi, dağıtık ve sürekli gelişmekte olduğunu, hukukun hiç
bir yerde oturmadığını, sorunlarla bütün dünyanın uğraştığını hatırlatmak isteriz.
Uluslararası platformlarda, gelişmiş dünya ile birlikte ifade özgürlüğü, bilgiye erişim,
bireysel gelişme, iş yapma özgürlüğü gibi bireyi temel alan insan haklarına saygılı bir
yaklaşımla yer almalıyız. Devekuşu gibi başımızı kuma gömmekte yada pire için yorgan
yakma yaklaşımlarında vaz geçmeliyiz. Sonuçta, kendi yurttaşımızı cezalandırıp, ülke
olarak kendimize zarar veriyoruz.

Evrensel hukuk normlarına uyan hak ihlallerine mahkeme kararı olmadan da usule uygun
başvurular zaten çözülüyor. Bunun ötesine geçen talepler diyalog içinde bir ölçüye kadar
çözülebilir.

Bu konuda yapılması gereken apaçık ortadadır. Birbirine paralel temel iki mücadele hattı
izlenmelidir. Birincisi yeni mağduriyetlerin ortaya çıkmaması için Yeni Medya Okuryazarlığı
seferberliğidir. İkincisi ise mevcut mağduriyetlerin yarattığı problemlerin hafifletilmesi ve
okuryazarlık bağlamında toplumsal dersler çıkarılması için bilinçlendirme kampanyaları
yapılmasıdır. Empati sahibi, sorunlara hoşgörü ve diyalogla yaklaşan, farklı kültürlere
saygılı, insan haklarına duyarlı bireyler olmalıyız.
Birincisinin tablet dağıtarak olmayacağı çok açıktır. Heleki internete bağlanamayan, her
türlü giriş çıkış aygıtı kapatılmış tabletlerle hiç olmayacaktır. Biryandan kadın-erkek, doğu-
batı, kent-kır arasındaki sayısal uçurumun kapatılması, diğer yandan da internet
kullanımının derinlik kazanması için çaba harcanmalıdır. Eğitim müfredatları
iyileştirilmelidir. Yerel yönetimlerle ve STK’larla bu konuda güçlü projeler yapılmalıdır.
Evrensel hizmet fonu bundan daha iyi bir amaç için değerlendirilemez. Projenin yönetimi
bütün paydaşları kapsayan, katılımcı, saydam yönetişim yapıları ile yapılmalıdır.
İkincisi için de “intihara sürüklenen genç kızlarımızı” retorik olmaktan öteye geçirecek
adımlar atmaktır. Mağdurlar ve zor durumda bulunan insanlar bulunmalı, kendilerine ve
ailelerine psikolojik, sosyal, maddi ve hukuki tüm yardımlar yapılmalı, kimliklerine ve kişilik
haklarına saygı göstererek yaşananlar toplumsal birer ders olarak kaydedilmelidir. Özel
yaşamı ve kişilik haklarını ihlal etmenin nasıl sonuçlara yol açabileceği, bu tür durumları
yaratmamak veya hiç meydana gelmemesi için önlemler almanın yolları topluma
anlatılmalıdır. Görüldüğü gibi bunun da sonu nihayetinde okuryazarlık ve yurttaşı
güçlendirmektir.
Ayrıca yaşanan olayların büyük bölümünde mağduriyetlere sebep verenler ortada
olmasına rağmen yeterli hukuki süreçler işletilmemektedir.
Özetle Türkiye, İnternet ile kavga etmeyi bir kenara bırakmalı, erişim engelleme, url
filtreleme gibi çağdışı, sansürcü, negatif düzenlemeleri kenara koymalıdır. Pozitif
politikalara yönelmeli ve yurttaşı İnternet ve yeni medya ile barıştıracak ve onu teknoloji
karşısında güçlendirecek makro ve mikro adımları ivedilikle atmalıdır.
Son dönemde gerçekleşen 5651 değişikliği, yasal dayanağı olmayan site kapatmalar, url
temelli engellemeler, dns engellemeleri ve dns sisteminin bozulması, çeşitli teknolojilere
hukuksuz şekilde yapılan engelleme çabaları Türkiye’yi dünya İnternetinden

uzaklaştırmaktadır. Türkiye’nin İnternet atmosferini zehirlemekte ve sosyal, ekonomik,
kültürel ve siyasi açıdan elverişsiz hale getirmektedir.

Hükümeti, meclis üyelerini, BTK ve ilgili tüm kurumları, ve kamuoyunu İnternetimizin
geleceğinin gündelik, kısır siyasi çekişmelere kurban olmaması için bu uyarıları dikkate
almaya davet ediyoruz. İnternetin ülkemizin gelişmesi, dünya ile bütünleşmesi,
demokrasımizin gelişmesi, daha saydam, katılımcı ve dayanışmalı bir toplum olma
potansiyeli hayata geçmesi için, tüm paydaşların katılımı ile ulusal strateji ve eylem
planları yapılmalı ve hayata geçirilmelidir. Bu konularda katılımcı bir örgütlenme, araştırma
enstitüleri ve geri besleme yapıları kurulmalıdır. İnternet ve Bilişim Teknolojilerinin ülkenin
gelişme stratejinin önemli bir parçası olmalıdır.
Yurttaşlarımızı da diğer tüm temel hak ve hürriyetlerimizle sıkı sıkıya bağlı İnternet
hakkımıza sahip çıkmaya davet ediyoruz.

 Alternatif Bilişim Derneği
 Alternatif Medya Derneği
 Ankara Barosu Bilişim Hukuku Komisyonu
 Bilgisayar Mühendisleri Odası
 Demokrat Bilgisayar Mühendisleri
 EMO – Elektrik Mühendisleri Odası
 INETD – İnternet Teknolojileri Derneği
 IYAD – İnternet Yayıncıları Derneği
 Kadın Yazılımcı Oluşumu
 Korsan Parti
 LKD – Linux Kullancılar Derneği
 PKD – Pardus Kullancıları Derneği
 TURKMIA – Tıp Bilişim Derneği
 TID – Tüm İnternet Derneği
 TBD – Türkiye Bilişim Derneği
 TKD – Türk Kütüphaneciler Derneği

12 nisan 2014

Sayın Cumhurbaşkanım

Biz aşağıda isimleri bulunan Bilişim/Bilgi/İletişim Sivil Toplum Kuruluşları yapılmak istenilen
İnternet Düzenlemelerini ülkemizin ekonomik gelişmesi, fikir ve kültür hayatı, siyasal yaşamı
ve demokrasimiz için pek çok sakınca içerdiğini düşünüyor, ve endişelerimizi ve görüş
önerilerimizi iletmek için sizinle görüşmek istiyoruz.
İnternet bugün ülkeler, kurumlar ve bireysel hayatın doğal bir parçası haline gelmiş,
vazgeçilemez bir unsur haline gelmiştir. Yaşam internetin etrafında yeniden şekillenmeye
başlamış, is şüreçleri ve örgütsel yapılar, iş yapma biçimleri internete göre yeniden
şekileşmeye başlamıştır.
İnternet bilgiye erişim ve ifade özgürlüğün en temel aracı haline gelmiştir. Bu Birleşmiş
Milletler kararı haline gelmiştir. Bu nedenle internetin sansürden uzak olması olması çok
önemlidir.
İnternete erişim temel insan hakkı olarak öne çıkmaktadır. Anayasalara girmeye, geniş bant
erişimi evrensel hizmet kapsamında değerlendirmeler başlamıştır. Bu bakımdan her yurttaşın,
ucuz, güvenilir, ve güvenli internet erişimin sağlanması önemlidir. Yine aynı şekilde, her
yurttaşın, interneti tüm boyutlarıyla hiç bir kısıtlamaya uğramadan kullanabilmesi önemlidir.
İnternet hiç birimizin hayal edemediği yaratııclıkları ortaya çıkartmakta, milyonları
buluşturmakta, paylaşım ekonomisiç ve bilgi ekonomisini tetiklemkte, internet ekosistemi
tüm ekonmşye ivme vermektedir.
Söz konusu tasarı yönetişim ilkeleri göze ardı edilerek, bizlerin görüşleri alınmadan, adeta,
yangından mal kaçırırcasına gündeme geldi ve komisyondan geçti. Temel Hukuk ilkelerine,
anayasamıza, bireysel haklara aykırı olduğu, ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı, mahremiyet aykırı,
ülkemizin gelişmesine ve henüz yeşerme aşamasında olan İnternet Sektörünün gelişmesine
ciddi zarar verecegini düşünüyoruz.
Dünya ile bütünleşmek, Avrupa Birliğin parçası olmak isteyen ülkemizin bu amaçlarına ters bir
uygulama olacaağının, ülkemizin dünya üzerindeki algısına ciddi bir zarar verceğini
endişesini taşıyoruz.
Bu görüşlerin ışığında İnternet , Bilgi, İletişim ve Bilişime gönül vermiş biz STK’ların
endişelerini ve görüşlerimizi zatıalinize sunma isteğimizi dikkatinzi sunarız.
INETD – İnternet Teknolojileri Derneği- Mustafa Akgul
TID – TID – Tum Internet Derneği – Füsun Sarp Nebil

10 Bilisim STK aciklmasi: “Sosyal Medya bas Ustunde Tutulmalidir”

http://inetd.org.tr/duyurular/sosyal-medya-bas-ustunde-tutulmalidir/
http://www.alternatifbilisim.org/wiki/Sosyal_Medya_ve_Haklar%C4%B1m%C4%B1z

10 Bilişim  STK’Sın Sosyal Medya Kısıtlama çabaları hk açıklaması
” Sosyal Medya Baş Üstünde Tutulmalıdır! “
SOSYAL MEDYA VE HAKLARIMIZ
– Birleşmiş Milletler ve çeşitli uluslarası kuruluşlar  İnterneti İfade ve Basın Özgürlüğünün bir temel aracı olduğunu ilan etmiştir.  İnternet ve özellikle sosyal ve yeni medya bireyin gelişmesi, topluma katılması ve demokrasi için vazgeçilmez bir araçtır. Büyün dünyada geniş kitleler bilgiye erişim, saydamlık, yönetime katılma ve refahtan pay istemektedir.
– İfade, Basın, protesto ve mahremiyet özgürlüğü temel insan  hakkıdır. İfade özgürlüğü, çoğunluğa ters gelen, onları şok eden görüşlerin ileri sürülmesini de kapsar. Ancak, hakaret, nefret söylemi ve şiddete çağrı kapsam dışında kalabilir.
– Sosyal Medya günümüzde iletişim ve örgütlenme tarzlarını belli ölçülerde değiştirmiştir.  Sosyal ve Yeni Medya toplum için bir baş belası değil,   başüstünde tutulması gereken bir araçlar topluluğudur.
– Sosyal medya kullanımı yasadışı bir eylem olmayıp anayasal bir hak olan iletişim özgürlüğünün bir parçasıdır. Yasadışı eylem vatandaşların sosyal medya aracılığıyla iletişimine kulak kabartmaktır. Zira Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 22. maddesine göre “Herkes haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır.”
– Gezi Parkı eylemleri göstermiştir ki sosyal medya vatandaşların hak arama çabalarına mükemmel şekilde destek olmaktadır. Bu destek asıl olarak vatandaş ve devlet arasındaki bilgi eşitsizliğini gidermek suretiyle gerçekleşmektedir. Basının tamamına yakınının görmezden gelen ve seslerini duyurmayan  ve yer yer açıkça yalan haber üretmesi karşısında sosyal medya vatandaşlar arası iletişimi sağlayarak gerçeklerin öğrenilmesinin yolunu açmıştır.
– Hakaret, nefret söylemi ve şiddete çağrı içermeyen hiçbir sosyal medya paylaşımı suç değildir. Buna bir gösteri duyurusu veya şiddete maruz kalmış insanların doktor/eczane gibi bilgi ihtiyaçlarını içeren paylaşımlar da dahildir.
– Vatandaşların kendi isimlerinden farklı isimlerle (nick) sosyal medyada faaliyet göstermeleri Internet’in en yaygın kurallarından biridir. Bu durum T.C. yasalarına göre de suç oluşturmaz.
– Sosyal medyada paylaşılan içeriği suç haline getirmenin, olumsuz düzenleme çabalarının ve kullanıcılara yönelik gözdağı operasyonlarının amacı, insanları oto-sansüre zorlamaktır. Oto-sansür, ifade, bilgi ve iletişim özgürlüğü ihlallerinin en korkuncudur ve demokratik bir hukuk devletinde otoritenin oto-sansür dayatması kabul edilemez. 

TEKNİK YÖNDEN…

Twitter ve Facebook gibi sosyal medya araçları bilgiyi Internet üzerinde şifreleyerek gönderirler. Bu şifrelerin kırılması imkansıza yakın derecede zordur.  Şifreli iletişimin göstergesi tarayıcının adres çubuğunda bulunan küçük bir kilit işareti ve “https://” ibaresidir (“http://” yerine).
Bu sistemlerin içerdiği kullanıcı verilerini Internet üzerinde şifresiz görmek mümkün değildir. Ancak tüm veriler ABD’de bulunan ilgili şirketlerin kontrolundaki sunucularda toplanmaktadır. Bu  şirketler  tüm kullanıcı verilerini görebilirler ve başkalarıyla paylaşabilirler.
Devlet kaynaklarından ve çeşitli kaynaklardan anlaşıldığı kadarıyla  Facebook kullanıcı verilerini devletlerle paylaşmakta, Twitter ise veri paylaşımını şimdilik reddetmektedir.
Tüm dünyada Gmail ve Hotmail’ın geliştiricileri olan Google ve Microsoft şirketlerinin kullanıcı verilerini hükümetlerle paylaştığına dair genel bir kanı vardır.


Kamuoyuna ve ilgililere, aşağıda adları bulunan kuruluşlarca saygıyla duyurulur.   29 Haziran 2013

Alternatif Bilişim Derneği – https://alternatifbilisim.org
Bilgisayar Mühendisleri Odası – http://bmo.org.tr
Elektrik Mühendisleri Odası – http://emo.org.tr
İnternet Teknolojileri Derneği – http://inetd.org.tr
İnternet Yayıncıları Derneği – http://iyad.org.tr
Korsan Parti Hareketi – http://korsanparti.org/
Linux Kullanıcıları Derneği – http://lkd.org.tr
Pardus Kullanıcıları Derneği – http://pkd.org.tr
PHP Geliştiricileri Derneği – http://pgd.org.tr
Telekomcular Derneği – http://telekomculardernegi.org.tr

Dünya Yazılım Özgürlüğü Günü Bildirgesi

Yaşamımız her gün teknoloji, akıllı cihazlar ve bunları çalıştıran yazılımlar nedeniyle her gün gelişmekte, kolaylaşmakta ve zenginleşmektedir. Yazılım, bilişimi; bilişim, bilim ve teknoloji ise insanlığı bilgi toplumuna götürmektedir. Bir başka deyişle, yazılım ülkelerin gelişme yarışında stratejik bir önem kazanmıştır. Biz özgür yazılım gönüllüsü birey ve kuruluşlar, tüm dünyada Eylül’de 3. cumartesiyi “Dünya Yazılım Özgürlüğü Günü” olarak kutluyoruz. Bu yıl, 15 Eylül  de Ankara, İstanbul, İzmir ve Çanakkale’de çeşitli etkinlikler yapıyoruz.

 Hayatımızın ulaşımdan savunmaya, üretimden dağıtıma, eğitimden sağlığa, ticaretten kamu yönetimine, iletişimden eğlenceye   tüm boyutlarını düzenleyen akıllı cihaz ve sistemlerin önemli bir bileşeni yazılımdır. Özgür yazılımlar,   kaynak kodları herkesin incelemesine,  kullanımına ve  dağıtımına açık, kullanıcıya sınırsız özgürlük veren yazılımlardır.   Özgür  yazılımlar, ücretsiz, uyarlanabilir, sağlam, hızlı ve güvenlidir. Özgür yazılım  dünyası, farklı bir yazılım üretme biçimi,  farklı iş modelleri sunmaktadır. Tüm dünyaya yayılmış   kullanıcı ve uzmanlarca  imece yöntemi ile geliştirilen özgür yazılımları, insanlığın ortak malıdır. 

Özgür yazılımlar,   gömülü sistemlerden,   süper bilgisayarlara, ev kullanıcılarından bankalara, kamu kurumlarından üniversitelere, tüm kurum ve bireylerin rahatça kullanabileceği, gereksinimlere göre basitleştirilebilen, sağlamlaştırılabilen, güçlendirilebilen yazılımlardır. Özgür yazılımlar, her alanda çözümler sunarak, yazılım tekellerine karşı tüketiciye seçenekler sunmaktadır. 
Pek çok ülke, kamu kurumlarında  özgür yazılımlarının kullanımını   benimsemiş ve bilgi toplumu stratejilerin bir parçası yapmışlardır. Ülkeler, güvenlik, tasarruf, istihdam ve rekabet avantajı için özgür yazılımları kullanmaktadır.  Dünya üzerindeki hemen her ülke ve pek çok kurum kendi gereksinimlerine göre bir  GNU/Linux dağıtımı geliştirmektedir.
Ülkemizde de gönüllülerce çeşitli dağıtımlar üretilmiş, ve TÜBİTAK’ın girişimi ile   Pardus   hazırlanmıştır. Bir özgür yazılım ekosistemi kurulmaya başlanmış,  yeni özgür yazılımlar ve uygulamalar geliştirilmekte, yerli özgür yazılım  firmaları kurulmaktadır.

 Özgür yazılım  felsefesinin paylaşımcı yapısı  başka alanlarda yankı bulmuştur. İnsanlık açık ders malzemeleri, açık erişim, açık patentler, açık donanım, açık mimarlık gibi yaklaşımlarla dünyanın daha yaşanır bir hale gelmesinine katkıda bulunmaktadır.

Bugün İnternet büyük ölçüde özgür yazılımların üzerinde çalışmaktadır. Dünyada 300 binin üzerinde özgür yazılım projesi vardı. Kanımızca, özgür yazılımların, kapalı kaynak kodlu yazılımlarla  yetenek ve performansta yarışacak konumdadır.  Özgür  yazılımlara rekabet ortamı sağlanmasını ve kamu ihalelerinde eşit şans verilmesi istiyoruz.   
Kamudaki uygulamaların platform bağımsız olması gerekir. Başta temel bilişim eğitimi olmak üzere, her kademe eğitimin marka bağımlılığı yaratmayacak, kullanıcıyı tüm alternatif platform ve ürünlerde çalışabilme yeteneğini kazandıracak, ürünlere değil kavramlara ağırlık vermesini istiyoruz.

Özgür yazılımlarının ülkemizin kalkınması,  bilgi toplumuna dönüşmesinde önemli rol oynaması gerektiğini düşünüyoruz.   Ülkede herkesin özgür yazılımlarla tanışmasını öneririz. Özgür işletim sistemlerinde virüslerin olmadığını hatırlatmak isteriz. Gençlerimize  özgür yazılım ailesi ile tanışmasını, kendilerini geliştirmesini, kendilerine  özgür yazılım temelli  iş kurmanın yollarını araştırmalarını önermek isteriz.
Üniversitelerimizi,  açık erişim, açık ders malzemeleri ve benzeri gelişmelere destek olmaya çağırıyoruz.
İster kişisel bir kullanıcı, ister küçük ölçekli bir işletme, ister büyük ölçekli bir kamu veya özel kuruluşun yöneticisi olun, özgür yazılım alternatifini, maliyet ve verimlilik açısından değerlendirmeden karar vermeyin!

Ülkemizin geleceğinde bilişim önemli rol oynayacaktır. Özgür yazılımlar çoğu sektör ve bireyler için, Türkiye’nin üretmesi ve gelişmesi için, en etkin ve verimli seçenektir.

 Daha Özgür ve verimli bir yaşam için Özgür Yazılım !

Bilgisayar Mühendisleri Odası(BMO),
Elektrik Mühendisleri Odası(EMO),
Alternatif Bilişim Derneği,
Ankara Barosu Bilişim Komisyonu,
Linux Kullanıcıları Derneği(LKD),
Pardus Kullanıcıları Derneği(PKD),
Türkiye PHP Grubu(PHP-TR),
İstanbul Python Kullanıcıları Grubu,
Jstanbul,
İnternet Teknolojileri Derneği(INETD)

Bahçeşehir, Bilkent,  Çanakkale, Ege, İstanbul Teknik ve Sakarya Üniversitesi’ndeki bilişim/internet/özgür yazılım kulüp ve toplulukları