İnternetle Savaşmak Vazgeçip, Ülkemiz için Bilinçli Kullanalım

İnternet Sanayi Devrimi ölçülerinde önemli bir gelişmedir. İnternet ve özellikle sosyal
ağlar, bireysel gelişme, bilgiye erişim, ifade özgürlüğü, ar-ge, inovasyon, iş dünyası,
eğitim, sağlık, eğlence, kamu yönetimi ve siyaset için dünya üzerinde 2.7 milyar insanın
kullandığı, ülkemizde 35 milyon civarında yurttaşımızın kullandığı küresel bir ağdır.
Anayasa Mahkememiz, AIHM kararlarına paralel bir şekilde Twitter yasağını kaldırdı.
Hükümetimizi, temel insan hakkı olan ifade özgürlüğüne ve yurttaşların internete erişim
hakkına Anayasamız, AIHM ve evrensel hukuk ilkeleri ışığında sahip çıkmaya, hukuka
aykırı uygulamaları engellemeye davet etmeye, İnternetin ülkemize yapacağa katkıya
odaklanmaya ve zararlı içerik için makul davranmaya çağırıyoruz.
İnternette mağduriyeti önlemenin yolu bilgi ve bilinçtir…
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği ihlal kararının ardından, Twitter Türkiye’den erişime
açıldı. AYM’nin ihlal kararı malumun ilanıdır. Sadece Twitter değil, 5651 ile verilmiş erişim
engelleri kararları temel hak ve hürriyetlere aykırıdır. AYM’nin kararının yanısıra 5651’e
dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Ahmet Yıldırım kararı mevcuttur. Bu
kararla yasanın kendisi ifade özgürlüğüne aykırı bulunmuştur.

Ülkemiz bir Hukuk Devletidir, ve Kuvvetler Ayrılığı demokrasimizin temelidir. Hükümet
yetkileri ve BTK’nin mahkeme kararlarını, çeşitli yorumlarla, uygulamaktan kaçınmaları ve
yetki gaspıyla mahkeme gibi davranmaları bir hukuk devletinde kabul edilemez. Bu bizi
İnternetimizzz ve demokrasimiz adına endişeye sürüklemektedir. AYM kararına uyulması
, uzun süredir hasret olduğumuz oldukça sevindirici bir gelişmedir. Yetkililerin bütün yargı
karalarına uymalarını bekliyoruz.

Vergi Bütün dünyanın Çözmeye Çalıştığı Bir Sorundur

İnternet yeni sektör ve meslekleri ortaya çıkartan, bazılarını yıkan, hiç birimizin
öngöremediği yeniliklere yol açan, yaşamı köklü olarak değiştiren bir teknolojiler
bütünüdür. Hızlı ve köklü değişimlerde çözümü zor olan bir çok sorun ortaya
çıkartmaktadır. Bu sorunları tüm dünya ile birlikte, dikkatli, minimal, orantılı ve
özgürlüklerin özüne dokunmayan, gelişmenin önünü kesmeyecek şekilde tüm paydaşlarla

birlikte yapılmalıdır.

İnternetde Vergi problemi de bütün dünyanın yeniden düzenlemeye çalıştığı bir konudur.
Sadece Türkiye bu konuda müzdarip değildir. Ama, mevcut uygulama dünya pratiğine
uygundur. İrlanda düşük vergi ve teşviklerle Uluslarası Bilişim Firmalarını kendinde
toplamıştır. Amerikan Firmaları, karayipler üzeriden offshore hesaplar yoluyla ABD
hükümetine de az vergi vermektedir. Mevcut Uluslarası Sistemde bunlar meşrudur. Bunun
çözümü zaman alacaktır.
Kaldıkı bizim mevzuatımızda vergi borcu nedeniyle Youtube, Twitter gibi şirketlere erişim
yasağı getirmek mümkün değildir.
İçerik Çıkarma ve Evrensel Değerler
İnternet küresel bir ağdır. Bu küresel ağ üzerinde düzenleme (regülasyon) bazı evrensel
değerler ve kabuller çerçevesinde yapılır. Genel bir konsensüs sağlanamayan telif
haklarını dışta tutarsak, Türkiye’nin model aldığı demokratik ülkelerde olağanüstü durum
olarak kabul edilen ve mahkeme kararı bile aranmayan haller dışında içerik çıkarma,
erişim engelleme veya hizmetin çeşitli yollarla kapatılması gibi uygulamalar
bulunmamaktadır. Bu olağanüstü durumlar ise çocuk pornosu ve açık şekilde
seçilebilen ırkçı, ayrımcı nefret söylemidir. Terör bile değildir. Çünkü bu iki konu
dışındaki konuların hemen hepsi çok tartışmalıdır ve kolayca ifade özgürlüğü sınırlarına
girmektedir.

Türkiye’nin yapmış olduğu, içerik çıkarma ve kişisel bilgi talepleri ise bu konuların tümüyle
dışındadır. Atatürk’e hakaret, montaj olduğu gerekçesiyle reddedilen hükümet yetkililerinin
rüşvet, yolsuzluk, görevi kötüye kullanma konulu ses kayıtları, yurttaşlara ait istenmeyen
fotoğraflar, marka değerinin zedelenmesi, müstehcenlik gibi içeriklerdir. Ülkemizde çok
büyük bir problem olduğu halde nefret söyleminin, bu talepler arasında neredeyse hiç
yeralmayışı altı çizilmeye değerdir. Bu tablo idarenin ve hükümetin hassasiyetlerinin odak
noktasını göstermektedir. Görüldüğü gibi Türkiye’nin, Twitter ve Google gibi şirketlerden
talepleri evrensel ölçülerin çok üzerindedir. Bu sebeple Twitter veya Google gibi firmaların
içerik çıkarma konusunda Türkiye’ye çifte standart uyguladığı iddiası gerçeği
yansıtmamaktadır. “Twitter, Türkiye’yi dikkate almıyor, mahkeme kararlarını uygulamıyor,
başka ülkelerde uyduğu kurallara Türkiye’de uymuyor” şeklindeki argümanlar gerçekçi
değildir, doğru da değildir.

Aksine, küresel ağın bu kendine has düzeninden çifte standart bekleyen Türkiyedir. Bütün
dünyanın bizim kutsallarımız, bizim etik, estetik anlayışımız, bizim müstehcenlik algımıza
uygun olmasını ve buna uygun davranmasını beklemekteyiz. Türk mahkemelerin yetki
alanı bütün dünya değildir. Ancak, Evrensel Normlar ve ülkeler arası anlaşmalarla bu yetki
anlam kazanır. Bu son derece faydasız bir beklentidir. İnternet bütün dünyada insanları,
kültürleri, iletişim ve etkileşim biçimlerini yakınsamaktadır. Kaynaştırmaktadır.

Kaldıkı gerek Twitter, gerek Youtube, kendi ifade özgürlüğü normlarına ve ABD yasalarına
uymasada, mahkemelerin sakıncalı bulduğu içeriyi Türkiye IP’lerinden bağlananlara
göstermiyor. Yeni 5651 düzenlemesinde getirilen URL temelli erişim engellemesi de tam
bunu hedefliyor. Peki mağduriyetler ne olacak

İnternetin uluslarası, gayri merkezi, dağıtık ve sürekli gelişmekte olduğunu, hukukun hiç
bir yerde oturmadığını, sorunlarla bütün dünyanın uğraştığını hatırlatmak isteriz.
Uluslararası platformlarda, gelişmiş dünya ile birlikte ifade özgürlüğü, bilgiye erişim,
bireysel gelişme, iş yapma özgürlüğü gibi bireyi temel alan insan haklarına saygılı bir
yaklaşımla yer almalıyız. Devekuşu gibi başımızı kuma gömmekte yada pire için yorgan
yakma yaklaşımlarında vaz geçmeliyiz. Sonuçta, kendi yurttaşımızı cezalandırıp, ülke
olarak kendimize zarar veriyoruz.

Evrensel hukuk normlarına uyan hak ihlallerine mahkeme kararı olmadan da usule uygun
başvurular zaten çözülüyor. Bunun ötesine geçen talepler diyalog içinde bir ölçüye kadar
çözülebilir.

Bu konuda yapılması gereken apaçık ortadadır. Birbirine paralel temel iki mücadele hattı
izlenmelidir. Birincisi yeni mağduriyetlerin ortaya çıkmaması için Yeni Medya Okuryazarlığı
seferberliğidir. İkincisi ise mevcut mağduriyetlerin yarattığı problemlerin hafifletilmesi ve
okuryazarlık bağlamında toplumsal dersler çıkarılması için bilinçlendirme kampanyaları
yapılmasıdır. Empati sahibi, sorunlara hoşgörü ve diyalogla yaklaşan, farklı kültürlere
saygılı, insan haklarına duyarlı bireyler olmalıyız.
Birincisinin tablet dağıtarak olmayacağı çok açıktır. Heleki internete bağlanamayan, her
türlü giriş çıkış aygıtı kapatılmış tabletlerle hiç olmayacaktır. Biryandan kadın-erkek, doğu-
batı, kent-kır arasındaki sayısal uçurumun kapatılması, diğer yandan da internet
kullanımının derinlik kazanması için çaba harcanmalıdır. Eğitim müfredatları
iyileştirilmelidir. Yerel yönetimlerle ve STK’larla bu konuda güçlü projeler yapılmalıdır.
Evrensel hizmet fonu bundan daha iyi bir amaç için değerlendirilemez. Projenin yönetimi
bütün paydaşları kapsayan, katılımcı, saydam yönetişim yapıları ile yapılmalıdır.
İkincisi için de “intihara sürüklenen genç kızlarımızı” retorik olmaktan öteye geçirecek
adımlar atmaktır. Mağdurlar ve zor durumda bulunan insanlar bulunmalı, kendilerine ve
ailelerine psikolojik, sosyal, maddi ve hukuki tüm yardımlar yapılmalı, kimliklerine ve kişilik
haklarına saygı göstererek yaşananlar toplumsal birer ders olarak kaydedilmelidir. Özel
yaşamı ve kişilik haklarını ihlal etmenin nasıl sonuçlara yol açabileceği, bu tür durumları
yaratmamak veya hiç meydana gelmemesi için önlemler almanın yolları topluma
anlatılmalıdır. Görüldüğü gibi bunun da sonu nihayetinde okuryazarlık ve yurttaşı
güçlendirmektir.
Ayrıca yaşanan olayların büyük bölümünde mağduriyetlere sebep verenler ortada
olmasına rağmen yeterli hukuki süreçler işletilmemektedir.
Özetle Türkiye, İnternet ile kavga etmeyi bir kenara bırakmalı, erişim engelleme, url
filtreleme gibi çağdışı, sansürcü, negatif düzenlemeleri kenara koymalıdır. Pozitif
politikalara yönelmeli ve yurttaşı İnternet ve yeni medya ile barıştıracak ve onu teknoloji
karşısında güçlendirecek makro ve mikro adımları ivedilikle atmalıdır.
Son dönemde gerçekleşen 5651 değişikliği, yasal dayanağı olmayan site kapatmalar, url
temelli engellemeler, dns engellemeleri ve dns sisteminin bozulması, çeşitli teknolojilere
hukuksuz şekilde yapılan engelleme çabaları Türkiye’yi dünya İnternetinden

uzaklaştırmaktadır. Türkiye’nin İnternet atmosferini zehirlemekte ve sosyal, ekonomik,
kültürel ve siyasi açıdan elverişsiz hale getirmektedir.

Hükümeti, meclis üyelerini, BTK ve ilgili tüm kurumları, ve kamuoyunu İnternetimizin
geleceğinin gündelik, kısır siyasi çekişmelere kurban olmaması için bu uyarıları dikkate
almaya davet ediyoruz. İnternetin ülkemizin gelişmesi, dünya ile bütünleşmesi,
demokrasımizin gelişmesi, daha saydam, katılımcı ve dayanışmalı bir toplum olma
potansiyeli hayata geçmesi için, tüm paydaşların katılımı ile ulusal strateji ve eylem
planları yapılmalı ve hayata geçirilmelidir. Bu konularda katılımcı bir örgütlenme, araştırma
enstitüleri ve geri besleme yapıları kurulmalıdır. İnternet ve Bilişim Teknolojilerinin ülkenin
gelişme stratejinin önemli bir parçası olmalıdır.
Yurttaşlarımızı da diğer tüm temel hak ve hürriyetlerimizle sıkı sıkıya bağlı İnternet
hakkımıza sahip çıkmaya davet ediyoruz.

 Alternatif Bilişim Derneği
 Alternatif Medya Derneği
 Ankara Barosu Bilişim Hukuku Komisyonu
 Bilgisayar Mühendisleri Odası
 Demokrat Bilgisayar Mühendisleri
 EMO – Elektrik Mühendisleri Odası
 INETD – İnternet Teknolojileri Derneği
 IYAD – İnternet Yayıncıları Derneği
 Kadın Yazılımcı Oluşumu
 Korsan Parti
 LKD – Linux Kullancılar Derneği
 PKD – Pardus Kullancıları Derneği
 TURKMIA – Tıp Bilişim Derneği
 TID – Tüm İnternet Derneği
 TBD – Türkiye Bilişim Derneği
 TKD – Türk Kütüphaneciler Derneği

12 nisan 2014

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir